Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

Sağlık Çalışanlarına Genelge İle İstifa Yasağı Getirilebilir Mi?

Ana sayfa Sağlık Çalışanlarına Genelge İle İstifa Yasağı Getirilebilir Mi?

Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 27.10.2020 tarihli, 60438742-929 sayılı ve “Personel İşlemleri” konulu Dr. Fahrettin Koca imzalı dağıtımlı olarak 81 İl Valiliği’ne (İl Sağlık Müdürlüğü) gönderilen yazılı Genelge’de sağlık çalışanları ile ilgili birçok sınırlama mevcuttur.

Genelge’de:

“1- Her ne sebeple olursa olsun bu süreçte görevinden çekilme (İstifa) talebinde bulunan personelin mezkur talebi kabul edilmeyecektir…”

Şeklinde devlet memurlarının istifası ile ilgili sınırlamalar getirilmiştir. Genelge’de bir zaman sınırı öngörülmemiştir. Belgede başka sınırlamalar da mevcuttur. Fakat bu yazıda sadece sağlık çalışanlarının istifasını yasaklayan bu hüküm incelenecektir.

Öncelikle devlet memurluğu, bir statü hukuku olup Anayasa ve kanunlarla düzenlendiği şekilde hak ve yükümlükleri kapsamaktadır. Bu sebeple konu hakkındaki Anayasa ve kanun hükümlerini incelemek gerekmektedir. Bu anlamda istifanın kabule bağlı olup olmadığı ve hangi şartlar altında sınırlanabileceği tartışılacaktır. En son anılan Genelge’nin hukuki durumu tartışılacaktır.

Anayasa Hükümleri

Devlet memurlarının istifası konusu Anayasa’nın birkaç maddesi ile doğrudan ilgilidir.

Çalışma ve sözleşme hürriyet

Madde 48 – Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.

Çalışma hakkı ve ödevi

Madde 49 – Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. (Değişik fıkra: 3/10/2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

Kamu hizmetlerine girme hakkı

Madde 70 – Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.

Anayasa maddeleri çalışmayı ve kamu hizmetlerine girmeyi bir hak olarak tanımlamıştır. Buna göre kişiler, özel hizmetlerde ve kamu hizmetinde çalışıp çalışmamakta serbesttir. Ancak işsizliğin azaltılması, çalışma şartlarının geliştirilmesi gibi Anayasa’da belirtilen sebeplerle bu özgürlüğe belirli sınırlamalar getirebilecektir.

Şimdi Devlet Memurları Kanun’un ilgili hükümlerini Anayasa hükümleri ışığında değerlendirelim. Devlet Memurları Kanunda istifa birkaç maddede düzenlenmiştir.

657 Sayılı Kanun’un 

Madde 20-Devlet memurları, bu kanunda belirtilen esaslara göre memurluktan çekilebilirler.

Madde 94- “Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. (Ek hüküm: 31/7/1970- 1327/75 md.) Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.
Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir.
Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi değildirler.
Çekilmede devir ve teslim süresi:
Madde 95 – Çekilen Devlet memurlarından devir ve teslim ile yükümlü olanlar, bu işlemlerin sonuna kadar görevlerini bırakamazlar. Hizmet icaplarına göre devir ve teslim işlemleri için gerekli süreler, yönetmelikte belirtilir.

Olağanüstü yönetim hallerinde çekilme usulü:
Madde 96 – (Değişik: 15/8/2017 – KHK-694/27 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/27 md.)
Olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde veya genel hayata müessir afetlere uğrayan yerlerdeki Devlet memurları, çekilme istekleri kabul edilmedikçe veya yerine atanacaklar gelip işe başlamadıkça görevlerini bırakamazlar.

Çekilen ve çekilmiş sayılanların yeniden atanmaları:
Madde 97 – (Değişik: 29/11/1984 – KHK-243/17 md.)
Memurlardan mali ve cezai sorumlulukları saklı kalmak üzere;
A) 94’üncü maddenin 2’nci ve 3’üncü fıkrasına uygun olarak memuriyetten çekilenler altı ay geçmeden,
B) Bu Kanuna göre çekilmiş sayılanlar ile 94’üncü maddenin 2’nci fıkrasına uymadan görevlerinden ayrılanlar bir yıl geçmeden,
C) 95’inci maddede yazılı zorunluluklara uymayanlar 3 yıl geçmeden,
D) 96’ncı maddeye aykırı hareket edenler hiçbir surette,
Devlet memurluğuna alınamazlar.

Kanunda istifanın (çekilmenin) memurun tek taraflı kararına bağlı olduğu açıkça düzenlenmiştir. Devlet memuru bu kararını dilekçe vermek sureti ile açıkça bildirebileceği gibi 10 gün işe gelmeyerek zımni olarak da belirtebilir. Devlet memurlarından, yapmış oldukları görevlerin aksamaması için, yerine birisi atanana kadar veya istifa talepleri kabul edilene karar görevlerine devam etmeleri kurum tarafından istenebilmektedir. Bu süre azami 1 ay olarak düzenlenmiştir. Devlet memurları bu 1 aylık süreye uymak şartı ile istifa edebilirler.

Danıştay’ın istifanın bir hak olduğuna dair birçok kararı vardır:

Danıştay 5. Daire E. 1980/5730, K. 1982/6640 ve T. 27.5.1982

“657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Çekilme” başlıklı 94.maddesinde, Devlet Memurlarının bağlı oldukları kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilecekleri, çekilmek isteyen memurun yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam edeceği, yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde üstüne haber vererek görevi bırakabileceği hükme bağlanmış olup bundan çekilme isteğinde bulunan memurun bekleme süresinin ve kurumunun çekilme isteğinin kabulüne ilişkin işleminin sonuçlandırılmasının azami bir ayla sınırlandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. “

Danıştay 5. Daire E. 1992/271, K. 1992/855 ve T. 9.4.1992

İdare Mahkemesi kararıyla; 657 sayılı yasanın 94.maddesiyle görevden çekilmenin memura bir hak olarak tanındığı, bu nedenle çekilme zamanını saptama yetkisinin de bu hakkı kullanacak olanın iradesine bağlandığı, bu hukuki durum karşısında 18.6.1990 tarihinden itibaren memuriyet ten çekilme isteğinde bulunan davacının, bu isteminin 11.6.1990 tarihinden itibaren memuriyetten çekilme isteğinde bulunan davacının, bu isteminin 11.6.1990 günlü olur ile belirtilen tarihten geçerli olarak kabul edilmesinde mevzuata aykırılık yok…

Danıştay 5. Daire E. 1981/2150, K. 1985/184 ve T. 30.1.1985

657 sayılı Kanunun 94.maddesinin 1.bendinde “Devlet Memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle çekilme isteğinde bulunabilir.” hükmü yer almıştır… Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, çekilme isteğinde bulunmak memura aynı zamanda bir hak olarak tanınmış olup; çekilme zamanını saptama yetkisi de bu hakkı kullananın iradesine bağlanmıştır…

Kararlarda açıkça vurgulandığı üzere istifa tek taraflı bir irade beyanıdır ve kabule bağlı değildir. Ancak kamu kurumları tarafından, istifa eden devlet memurunun yerine yeni bir kişi görevlendirilene kadar 1 ayı geçmemek üzere memurun görevine devam etmesi istenebilir.

Bu kurallara uyarak ayrılan devlet memurlarının, istifadan 6 ay sonra tekrar devlet memurluğuna atanmak için başvurma hakları vardır. Kurallara uyulmaması durumunda ise çeşitli yaptırımlar düzenlenmiştir. Devlet memuru eğer 1 aylık bekleme kuralına uymaz ise 1 yıl boyunca tekrar devlet memurluğuna atanmak için başvuru yapamaz. Devir teslim usulüne uymadan ayrılan devlet memuru ise 3 yıl boyunca devlet memurluğuna tekrar atanmak için başvuramaz.

Ancak olağanüstü hâl, seferberlik, savaş ve genel hayatı müessir afetlerde ise özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu durumda devlet memurları ancak istifa talepleri kabul edilince veya yerine başka biri görevlendirilince istifa edebilirler. Belirtilen durumlarda istifaya izin verilmeden veya yerine birisi görevlendirilmeden ayrılan devlet memurlarının, bir daha devlet memurluğuna atanmak için başvuruda bulunma hakları yoktur.

Burada Genelge’nin getirdiği istifa yasağının olağanüstü hâl, seferberlik, savaş ve genel hayatı müessir afet durumunda verilmiş bir yasaklama olup olmadığının incelenmesi gerekir.

Günlük hayatta olağanüstü hâl ve afet gibi kavramları sıklıkla kullanılsa bile bu kavramların hukuki karşılıkları günlük dilden farklıdır. Covid-19 salgını olağan bir hastalık olmadığı ve sıra dışı tedbirler almayı gerektirdiği genellikle kabul edilmektedir. Fakat teknik anlamda şu anda Covid-19 salgınını; olağanüstü hâl, seferberlik, savaş ve genel hayatı müessir afet olarak tanımlamak mümkün değildir.

Olağanüstü hâl, seferberlik ve savaş hali ilanı ancak Anayasa’nın 121. Maddesi kapsamında Cumhurbaşkanı tarafında olağanüstü hâl ilanı şeklinde yapılabilir.  Afet bölgesi ilanı da 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun hükümlerin dayanarak Cumhurbaşkanı tarafından yapılabilir. Bu makalenin yazıldığı gün itibari ile Covid-19 salgınıyla ilgili bu tür bir kararname veya olağanüstü hal ilanı yayınlanmamıştır. Dolayısıyla Devlet Memurları Kanun’un 96. Maddesindeki sınırlamaların şu anda uygulanmasının imkânı yoktur. Mevcut durumda devlet memurları, 657 Sayılı Kanun’un 94. Maddesine göre istifa edebilecektir.

657. Sayılı Kanun’un 94. Maddesinde düzenlendiği üzere istifa devlet memurunun tek taraflı kullanacağı bir hak olup onaya bağlı değildir. Ancak yerlerine birisi görevlendirilene kadar 1 ayı geçmeyecek şekilde devlet memurlarının görevine devam etmesi istenebilir. Devlet memurları dilerse bu 1 aylık süreyi bekler, dilerse de bu süreyi beklemeden derhal görevden ayrılır. Bu süreye uymamanın tek yaptırımı kişiler tekrar devlet memuru olmak istediklerinde 1 yıl süre ile başvuru haklarının mevcut olmamasıdır.

Genelge’nin Hukuki Durumu

Yukarda istifanın bir hak olduğu açıkladıktan sonra anılan Genelge’nin hukuki durumun inceleyelim. Olağan zamanlarda temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ancak Anayasa’nın 13. maddesine uygun olarak ilgili maddelerdeki sınırlama sebeplerine göre yapılabilir. Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair 13. Maddesi şöyle düzenlenmiştir:

(Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Anayasa’nın 13. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere temel hak ve özgürlükler ancak Anayasa’da her bir madde için öngörülen özel sebeplerle ve kanunla sınırlanabilir. Sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması ve demokratik toplum düzeninin kabul ettiği sınırları aşmaması gerekir.

Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 27.10.2020 tarihli, 60438742-929 sayılı Genelge’si Anayasa’ya ve kanunlara aykırı bir düzenlemedir.

Çalışma hakkını düzenleyen söz konusu Genelge özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği hükmüne aykırı şekilde kanuni bir sınırlama olmadan istifa etmeyi tamamen yasaklamaktadır. Kanunilik ilkesine aykırı ve hakkın özüne dokunacak şekilde yapılan bu sınırlama hukuka aykırıdır. Ancak ve ancak olağanüstü hal ve afet durumlarında yapılabilecek olan bu tür bir sınırlamanın, Cumhurbaşkanı tarafından olağanüstü hal ve afet durumu ilanı yapılmadan getirilmesi açıkça hukuk dışıdır.

Ayrıca söz konusu Genelge’nin, normlar hiyerarşisinde kanunların altında olması nedeniyle Anayasa ve kanun hükümlerine uygun olması gerekir. Genelge’nin yukarda belirtiğimiz Anayasa maddelerine ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanun’a aykırı olduğu görülmektedir.

Yazıda delilleri ile açıklamaya çalıştığımız üzere mevcut halde Genelge ile istifa hakkının yasaklanması hem Anayasa’da düzenlenen özgürlükler rejimine hem de normalar hiyerarşisine aykırıdır. Bu tür bir yasaklama kararı ancak Cumhurbaşkanı tarafında salgın sebebi ile olağanüstü hâl ilan edildikten sonra alınabilir. Mevcut durumda söz konusu Genelge’nin Anayasa’ya ve kanunun açık hükmü karşısında bir geçerliliği bulunmadığından Genelge aleyhine Danıştay’da iptal davası açılması halinde Genelge’nin iptal edilmesi mümkündür.

Av. Muammer ÖZ