Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

ANONİM ŞİRKETLERDE AZINLIK PAY SAHİPLERİNİN HAKLARI

Ana sayfa ANONİM ŞİRKETLERDE AZINLIK PAY SAHİPLERİNİN HAKLARI

Türk Ticaret Kanunumuzda kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif olmak üzere 5 çeşit ticaret şirketinin bulunduğu ve bunlardan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ise sermaye şirketi olduğu belirtilmektedir. Sermaye şirketi, itibarını ve gücünü sermayesinden ve yönetiminden alan, sermayesinin paylara bölünüp, ortakların sorumluluğunun taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlı oldukları, kişisel emek ve ticari itibarın sermaye olarak konulamayacağı şirkettir.

Sermaye şirketlerinin sermayeleri, yasada belirtilmiş minimum itibari değerden aşağı olmamak kaydıyla paylara bölünmüş olup her bir payın, pay sahibine tanıdığı haklar bulunmaktadır. Pay sahipleri, genel kurula katılma, oy kullanma, bilgi alma, kar payı alma ve sair gibi pay sahipliğinden kaynaklanan bir takım haklara haiz bulunmaktadırlar. Pay sahipliğinin tanıdığı hakların kullanılmasında iyiniyet ilkesi esas olmakla beraber pay çoğunluğu, sermaye şirketlerinde birçok konuda azınlığa göre daha fazla söz hakkına sahip olmaktadır. Ancak Türk Ticaret Kanunumuz, bazı konularda sermaye şirketlerindeki azınlık pay sahiplerine ayrıcalıklar tanımıştır. Bu yazımızda aşağıda sermaye şirketlerinden olan anonim şirketlerde azınlık pay sahiplerine tanınan hakları inceleyeceğiz.            

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 411. maddesinde; halka açık olmayan şirketlerde sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde ise yirmide birini oluşturan pay sahipleri “azlık” veya “azınlık” olarak nitelendirilmektedir. Kanun metninde belirtilen pay miktarı minimum oranı ifade etmekte olup bu orandaki payların bir kişiye ait olması da gerekmemektedir. Azınlık pay sahipliği hakkı, pay sahibine yönetim hakkı veren haklardandır. Azınlık olarak tanımlanan pay sahiplerine kanunen tanınan hakların yanı sıra esas sözleşmeyle veya şirket pay sahipleri arasında düzenlenen hissedarlar sözleşmelerine kayıt konulmak suretiyle belirli kararlarda veto hakkı, oybirliğiyle karar alma hakkı vb. gibi hakların tanınması da mümkündür.

Pay sahiplerine tanınan azınlık hakları ile anonim şirketlerdeki çıkar çatışmalarının önlenmesi, ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde çoğunluk ile azınlık pay sahipleri arasında dengenin sağlanması ve azınlık pay sahiplerinin çoğunluk karşısında korunması amaçlanmaktadır. Azınlık hakları; hak sahiplerinin tek yanlı irade açıklamalarıyla ve yöneltildiği organın onayına gerek kalmaksızın kullanılan ve yöneldiği sonucu kendiliğinden meydana getiren yönetim hakları olarak da tanımlanabilmektedir. Azınlık haklarına ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanununda bazı düzenlemeler bulunmaktadır.

I-TÜRK TİCARET KANUNUNDA YER ALAN AZINLIK PAY SAHİPLERİNİN HAKLARI

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere azınlık pay sahipliği kavramı TTK’nun 411. maddesinde tanımlanmış olup, halka açık olmayan anonim şirketlerde sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahiplerine çeşitli haklar tanınmıştır. Bu azınlık pay sahipliği hakları başlıklar halinde aşağıdaki şekilde açıklanabilir.

1- Genel Kurul Toplantısına Çağırma ve Gündeme Madde Ekleme Hakkı

TTK’ nın 411. ve 412. maddesi uyarınca; sermayenin en az onda birini oluşturan azınlık pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler.  Her iki hakkın da ortak noktası azınlık pay sahiplerinin istediği konuları gündeme getirmesinin sağlanabilmesidir. Gündeme madde eklenmesi talebi sadece yönetim kurulunun yapacağı çağrılarda kullanılabilir.

Yönetim kurulu tarafından azınlık pay sahiplerinin genel kurul talebinin kabul edilmesi halinde, genel kurul en geç 45 gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılmalıdır. Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedilir veya talebe 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmezse azınlık pay sahipleri, genel kurulun toplantıya çağrılmasını şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden talep etme hakkına sahiptir.

Mahkemeye başvuru yapılması halinde, mahkeme, toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak kesin olarak karar verir.

Kanun metninde belirtildiği şekilde azınlık pay sahiplerinin, öncelikle yönetim kurulundan, genel kurulu toplantıya çağırmasını talep etmeleri, bu talebe 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmezse veya reddedilirse mahkemeden istekte bulunmaları gerekmektedir. Bu silsile izlenmeden azınlık pay sahiplerinin doğrudan mahkemeye başvurma hakları bulunmadığı gibi mahkemeye başvurmadan da azınlık pay sahiplerinin genel kurulu toplantıya çağırma hakları bulunmamaktadır. TTK’nın 617/3 maddesi hükmü uyarınca TTK m.411 ve 412. maddeleri hükümleri limited şirketler hakkında da uygulanabilecektir.

6102 Sayılı TTK’nın limitet şirketlerde genel kurulun toplanmasında çağrı usulünü düzenleyen 617/3. maddesinde, toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere dair hükümlerin, Bakanlık temsilcisine dair olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmiş olup, bu şekilde atıf yapılan TTK 411. maddede sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahiplerinin, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilecekleri, esas sözleşmeyle, çağrı hakkının daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabileceği, yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurulun en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılacağı, aksi hâlde çağrının istem sahiplerince yapılacağı düzenlenmiş olup, TTK 412. maddesinde ise pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına dair istemlerinin yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin karar verebileceği düzenlemiştir.

Somut uyuşmazlıkta, şirketteki diğer ortaklar, yine şirkette hissedar olan davalı … vekili Av. … tarafından 05.05.2014 tarihinde noter kanalı ile 12.05.2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına davet edilmiş olup, bu davet üzerine şirketin olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmıştır.

Yukarıda belirtilen kanun maddeleri çerçevesinde davalılardan …’nin ister bizzat ister vekili vasıtasıyla yasada belirtilen prosedürü yerine getirmeden şirket hissedarlarını doğrudan olağanüstü genel kurulu toplantısına davet hakkının bulunmadığı, bu çağrı üzerine gerçekleştirilen genel kurulda alınan kararların butlan ile malül olduğu hususu gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. (YARGITAY 11. HD. 09.03.2017 T. 2016/2371 E. 2017/1397 K.    

2- Özel Denetçi Atanmasını Talep Etme Hakkı

 TTK’ nın 438. maddesi uyarınca her pay sahibinin, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmış ise, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını genel kuruldan isteme hakkı bulunmaktadır. Böyle bir talepte bulunabilmek için talebin gündemde bulunmasına gerek yoktur. 

Genel kurul pay sahiplerinin anılan istemini onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi 30 gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirkete bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.

Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde ise; TTK’nın 439. maddesi uyarınca sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde en az yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk lirası olan pay sahiplerinin 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteme hakkı bulunmaktadır. Bu şekilde azınlık pay sahiplerine, özel denetçi atanmasına ilişkin talebin reddine dair genel kurul toplantısı kararının iptalini istemek yerine, doğrudan doğruya şirkete özel denetçi atanmasını isteme hakkı tanınmış olmaktadır. Mahkemeye başvurulması halinde, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya ana sözleşmeyi ihlal ederek, pay sahiplerini zarara uğrattıklarının ikna edici bir şekilde ortaya konulması gerekir. Mahkemenin talebi haklı bulması halinde, talep doğrultusunda inceleme çerçevesini belirleyerek bir veya birden fazla özel denetçi atanacaktır. Mahkemenin kararı kesindir. TTK’nın 635 maddesi hükmü uyarınca özel denetçi atanmasına ilişkin TTK m.438 ila 444. maddeleri hükümleri limited şirketler hakkında da uygulanabilecektir.

3- Finansal Tabloların Değerlendirilmesine İlişkin Genel Kurul Toplantısını Erteleme Talebi Hakkı

 TTK’nın 420. maddesi uyarınca sermayenin onda birine, halka açık anonim şirketlerde ise yirmide birine sahip azınlık pay sahiplerine; finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular kapsamında genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla genel kurulun ve müzakerenin 1 ay sonraya erteleme hakkı tanınmıştır. Kanun metninde, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular denilerek, bağlı konuların nelerden ibaret olduğu konusunda bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Yargıtay içtihatlarıyla yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile yönetim kurulu üyeliği seçimlerinin, finansal tablolar ile bağlı konular olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle TTK’ nın 420. maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi halinde, doğal olarak ibra ve yönetim kurulu üyeliği seçimleri de ertelenmiş olmaktadır. TTK’nın 420. maddesinde belirtilen erteleme, yasa gereği bir erteleme olup, genel kurulun bu konuda bir karar almasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Azınlık pay sahiplerinin TTK’nın 420. maddesine uygun talebinin varlığına rağmen genel kurulda finansal tabloların müzakeresi ile bağlı konuların görüşülmesi halinde, genel kurulda bu konuda açılacak kararlar yok hükmünde olacaktır. Azınlık pay sahiplerinin istemi üzerine bir kere ertelenen finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olmasına bağlıdır.           

6102 Sayılı TTK’nın 420. maddesi gereğince sermayenin 1/10’ine sahip ortaklar tarafından finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelenmesi talep edildiğinde genel kurul başkanının başkaca hiçbir işlem yapmaksızın bu konuların görüşmesini bir ay sonraya bırakması gerekmekte olup, 6102 Sayılı TTK’nın 413.  maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi finansal tabloların müzakeresi maddesiyle ilgili sayılmalıdır. Dolayısıyla finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesine karar verildiği halde buna bağlı konulardan olan yönetim kurulu üyelerinin seçimine dair davalı şirketin genel kurul gündeminin 6. maddesinin görüşülmesinin de ertelenmesi gerekirken bu maddenin görüşülerek yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine karar verilmesi doğru görülmediği gibi davaya konu genel kurul toplantı gündeminin 4. maddesine dair yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin ibralarına dair gündem maddesinin de görüşülerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (YARGITAY 11. HD. 04.06.2018 T. 2016/11091 E. 2018/4259 K.)

6102 Sayılı TTK’nın 420.  maddesi gereğince sermayenin 1/10’ine sahip ortaklar tarafından finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelenmesi talep edildiğinde genel kurul başkanının başkaca hiçbir işlem yapmaksızın bu konuların görüşmesini bir ay sonraya bırakması gerekmekte olup, 6102 Sayılı TTK’nın 413.  maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi finansal tabloların müzakeresi maddesiyle ilgili sayılmalıdır. Dolayısıyla finansal tabloların müzakeresi ile buna bağlı olan yönetim kurulu üyelerinin ibrasının ertelenmiş olması nazara alındığında yönetim kurulunun seçimine dair davalı şirketin genel kurulunun 4. maddesinin görüşülmesinin de ertelenmesi gerekirken görüşülerek eski yönetim kurulu üyelerinin seçimine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” (YARGITAY 11. HD. 14.09.2017 T. 2016/5118 E. 2017/4360)

 “Bu atıf uyarınca olayda uygulanması gereken TTK’nın 420.  maddesi uyarınca belirtilen gündem maddeleri de finansal tablolar ile bağlı konular olduğundan, genel kurul gündemlerinin 3. maddelerinin konusu olan finansal tabloların ve bununla birlikte gündemlerinin 4. maddesinin konusu olan müdürlerin ibrasının görüşülmeleri ertelendiğine göre finansal tablolara bağlantılı olan anılan gündem maddelerinin genel kurullarca görüşülmelerinin ertelenmesi gerekirken ertelenmemesi doğru olmamıştır. Bu itibarla şirketlerin gündeminin anılan maddeleri ile genel kurulca alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespiti ile yetinilmesi gerekirken bu kararların iptaline yönelik taleplerin reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.” (YARGITAY 11. HD. 29.06.2021 T. 2019/4620 E. 2021/5396 K.)

6102 Sayılı TTK’ nın toplantının ertelenmesi başlıklı 420. maddesinin 2. fırkası gereğince azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır. Mahkemece, şirketin idari organlarınca, şirketin ticari defter ve kayıtlarını inceleyebilmesi konusunda davacılara yetki verilip verilmediği, itiraza uğrayan konularda dürüstçe hesap verilip verilmediği TTK’nın 420/2. maddesi kapsamında değerlendirilmeksizin sadece Anonim Şirketleri Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik hükümleri değerlendirilerek sonuca varılması doğru olmamıştır. (YARGITAY 11. HD. 01.06.2022 T. 2020/7615 E. 2022/4275 K.

4- Nama Yazılı Pay Senetlerini Basma Talebi Hakkı

 Anonim şirketlerde payın hisse senedine bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Payın, hisse senedine bağlanmaması halinde çıplak pay olarak varlığını sürdürür. Ancak TTK’nın 486/3. maddesi uyarınca azınlık pay sahipleri, nama yazılı pay senetlerinin bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılmasını talep edebilirler. Bu durumda payların hisse senedine bağlanması gerekecektir. 

5- Haklı Sebeplerle Mahkemeden Şirketin Feshi Davasını Açma Hakkı

TTK’nın 531. maddesi uyarınca sermayenin onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birine sahip azınlık pay sahipleri, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteme hakkına haizdirler. Mahkeme azınlık pay sahiplerinin anılan talebi ile bağlı olmamakla şirketin feshi yerine, talepte bulunan davacı pay sahiplerine; Paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verme hakkına da sahiptir.

Yukarıda belirtilen madde içeriğinde yer alan “haklı sebepler” kavramı kanunda açıkça tanımlanmamıştır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre haklı sebebin olup olmadığı hususu mahkeme tarafından değerlendirilerek, her bir uyuşmazlık özelinde belirlenecektir. Bugüne kadar ki süreçte verilen Yargıtay içtihatlarına göre, şirket ana sözleşmesindeki amaçların gerçekleştirilmesine yönelik faaliyette bulunulmaması, defter ve kayıtlarının usule uygun tutulmadığı, genel kurul toplantılarının yapılmaması, organlarının bulunmaması, ortaklar arasındaki görüş ayrılığı ve ihtilaflardan dolayı davaların mevcut olması ve bundan dolayı ortakların biraya gelmelerinin mümkün olmaması gibi sebepler haklı sebep olarak kabul edilmiştir.

Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının ve ayakta kalmasının sağlanması esas olduğundan, ekonomik bir değer taşıyan şirketin feshi ve tasfiyesi yerine şirketin devamında fayda bulunup bulunmadığının ve şirketi ayakta tutacak alternatif çözüm yollarının mahkemece değerlendirilmesi zorunludur.

Haklı sebeplerle şirketin tasfiyesini isteme hakkı, sermayenin en az onda birini, halka açık ortaklıklarda ise yirmide birine sahip azınlık pay sahiplerine tanımış bir hak olup, gerek davanın açıldığı ve gerekse dava süresince, belirtilen oranda pay sahipliğinde olunması şarttır.     

6102 Sayılı TTK 531.  maddesi uyarınca, haklı sebeplerin varlığı halinde şirket sermayesinin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebilir. Haklı nedenler yasada tanımlanmamış olup, her somut olayın özelliğine göre mahkemece takdir edilecektir. Pay sahibinin hakkını sürekli ve ciddi şekilde ihlal eden durumlar, şirketin ortak amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı haller haklı sebep olarak kabul edilmelidir. Anonim ortaklık bir sermaye ortaklığı olduğundan kural olarak pay sahiplerinin kişisel özelliklerinin ortaklığın işleyişinde rol oynamayacağı kabul edilmiştir. Bu yüzden, çok sayıda pay sahibinin bulunduğu büyük çaplı anonim ortaklıklarda kişisel sebepler tek başına haklı sebep teşkil etmez. Ancak aile şirketlerinde ve küçük ortaklıklarda kişi ortaklıklarıyla önemli benzerlik söz konusudur. Bu bakımdan somut olayın ve şirket tipinin özelliklerine göre, bir sermaye ortaklığı olan anonim ortaklıkta dahi, istinaden kişisel sebeplerin de haklı sebep sayılarak ortaklığın feshine, davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verileceği kabul edilmelidir.(YARGITAY 11. HD, 02.06.2014, E. 2014/3669, K. 2014/10238)

6- Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi Hakkı

 TTK’nın 360. maddesi uyarınca, şirket esas sözleşmesinde öngörülmek kaydıyla, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir.

Bu amaçla, esas sözleşmede yönetim kurulu üyelerinin; belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçilebileceği gibi, esas sözleşmede azlığa yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınması mümkündür.

Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın, haklı sebepler olmadığı takdirde şirket genel kurulu tarafından üye seçilmesi kanunen zorunlu kılınmıştır. Bu şekilde yönetimde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz ve bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler ayrıca geçerli olarak uygulanmaktadır. Bu şekilde yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar, imtiyazlı paylar olmaktadır.

Kanun metninde belirtilen belirli bir grup oluşturan pay sahipleri; herhangi bir pay sahibini değil, esas sözleşmede 6102 Sayılı TTK’nın 340. maddesinde öngörülen emredici hükümler ilkesine aykırı olmayacak şekilde, somutlaştırılan ve kural olarak aralarında ortak bağlar bulunan pay sahiplerini ifade etmektedir. Bu itibarla örneğin şirketin kurucu ortakları, şirkette çalışan pay sahipleri, üretim yapan bir anonim şirketin müşterileri, şirkete ham madde tedarik edenler, belirli bir mesleğe mensup olanlar, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri olarak kabul edilmelidir. (YARGITAY HGK,09.12.2020 T, E. 2017/11-140, K. 2020/1013)

 7- Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı

 TTK’nın 437. maddesi uyarınca her pay sahibinin yönetim kurulundan, şirketin işleri ile ilgili bilgi alma ve inceleme hakkı bulunmaktadır. Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200. madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir.

Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.

Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.

Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen veya bilgi alamayan pay sahibi,

  • Ret tarihinden itibaren 10 gün içerisinde veya
  • Ret kararı bulunmuyor ise makul bir süre içerisinde

Şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden bilgi ve inceleme talep hakkını kullanmak amacıyla başvuruda bulunabilir. Mahkemenin vereceği karar kesindir. 

Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.

8- Azınlık pay sahiplerinin Sulh ve İbraya Engel Olması

 Azınlığın sulh ve ibraya engel olması TTK m. 559’da düzenlenmektedir. TTK m. 559 hükmüne göre; Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları ancak şirketin tescilinden itibaren dört yıl geçtikten sonra sulh ve ibra yoluyla kaldırılabilir. Anılan sürenin geçmesinden sonra ise sulh ve ibra işlemi, ancak şirket genel kurulunun onayıyla hukuki geçerlilik kazanmaktadır.

Azınlık pay sahiplerinin sulh ve ibranın onaylanmasına karşı çıkması halinde sulh ve ibra genel kurul tarafından onaylanamayacak ve de geçerlilik kazanamayacaktır. Azınlık pay sahiplerinin, kurucuların ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına engel olması, sadece olumsuz oy kullanmak şeklinde gerçekleşecek olup, ayrıca bir talepte bulunulmasına gerek bulunmamaktadır.

9- Ağırlaştırılmış Toplantı ve Karar Yetersayıları

 TTK m. 418’e göre; kanunda veya ana sözleşmede aksine daha ağır bir yetersayı öngörülmediği sürece genel kurul, sermayenin en az dörtte birini karşılayan pay sahiplerinin/temsilcilerinin katılımı ile toplanır. Kanun, bazı konularda ise karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış yetersayılar öngörmektedir. TTK m.421’deki düzenlemeye göre aşağıdaki hallerde ağırlaştırılmış yetersayılar aranmaktadır:

– Genel ana sözleşme değişikliklerinde,

– Pay sahiplerinin taahhütlerinin artırılması veya ikincil yükümlülükler konulması ile ortaklık merkezinin yurtdışına çıkarılmasında,

– İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi, imtiyazlı pay oluşturulması, nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması ve sermayenin azaltılmasında,

 -Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören anonim şirketlerin alacağı sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin ana sözleşme değişiklikleri ile birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar.

Belirtilen şekilde kanunun, genel kurul toplantılarında bazı konularda karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış toplantı ve karar yetersayıları öngörmesi, bununla birlikte basit yeter sayıların da ana sözleşme ile ağırlaştırılması halinde azınlık pay sahipleri, yetersayıların oluşmasını ve dolayısıyla belirli kararların alınmasını önleme hakkına sahip olmaktadır.

II- SERMAYE PİYASASI KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN AZINLIK PAY SAHİPLERİ HAKLARI

Anonim şirket paylarının halka arz edilmesi sermaye piyasası mevzuatına göre yapılmaktadır. Sermaye Piyasası Kanununda, Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemelere paralel olarak azınlık pay sahipleri için ek düzenlemeler yer almaktadır. Bu kapsamda payları halka arz edilmiş anonim şirketlerde azınlık teşkil etme oranı halka açık olmayan anonim şirketlerden daha geniş tutulmuş, TTK’ da öngörülen azınlık pay sahipleri haklarının yanı sıra Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca ilave azınlık pay sahipleri hakları da düzenlenmiştir:

1- Kayıtlı Sermaye Sisteminde Azınlığın Dava Açma Hakkı

 Anonim şirketlerde, esas sermaye ve kayıtlı sermaye olmak üzere iki tür sermaye sistemi bulunmaktadır. Esas sermaye, şirket ana sözleşmesinde yer alan ve tamamı taahhüt edilmiş sermayedir. Bu sermayenin değiştirilmesi, sermayenin arttırılması veya azaltımı yoluyla mümkün olmaktadır. Kayıtlı sermaye ise, ana sözleşmede yer almak kaydıyla ticaret siciline tescil edilmiş azami miktardaki sermayedir. Kayıtlı sermaye sisteminde sermayenin, kayıtlı sermaye tavanı içerisinde artırılması yetkisi yönetim kuruluna tanınmıştır. Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, genellikle çoğunluğu temsil eden pay sahipleri tarafından seçildiğinden, yönetim kurulu üyelerinin almış oldukları sermaye artırım kararları azınlık pay sahiplerinin menfaatlerini etkileyici nitelikte olabilmektedir.

Bu kapsamda yönetim kurulunun almış olduğu sermaye artırım kararına karşı azınlık pay sahiplerinin de haklarının korunması amacıyla, Sermaye Piyasası Kanununun 18/6 maddesinde; yönetim kurulunun kayıtlı sermaye tavanı içerisinde olmak üzere almış olduğu sermaye artırımı kararı aleyhine, TTK’nın genel kurul kararlarının iptaline ilişkin hükümleri çerçevesinde yönetim kurulu üyeleri veya hakları ihlal edilen pay sahipleri tarafından, kararın ilanından itibaren 30 gün içinde ortaklık merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde iptal davası açma hakkı tanınmıştır. Bu hakkın kullanımı için herhangi bir oran gerekmeksizin sadece pay sahibi olunması yeterlidir.   

Aynı zamanda Sermaye Piyasası Kanununun 93. maddesinde, Sermaye Piyasası Kurulu’na sermaye artırımına ilişkin yönetim kurulu kararları aleyhine, bu kararların kamuya duyurulduğu tarihten itibaren 30 gün içinde ortaklık merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açma ve teminatsız olarak bu kararların icrasının geri bırakılmasını isteme hakkı tanınmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu’na verilmiş bu hak ile anonim şirket pay sahiplerinin korunması amaçlanmıştır.    

2- Ortaklıktan Çıkarma Hakkı ve Satma Hakkı

Sermaye Piyasası Kanununun 26. maddesine göre, halka açık ortaklıklarda yönetim kontrolünü sağlayan payların veya oy haklarının iktisap edilmesi hâlinde, söz konusu payların veya oy haklarının iktisabının kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif yapılması zorunludur.

Aynı yasanın 27. maddesi uyarınca da 26. maddedeki pay alım teklifi sonucunda veya birlikte hareket etmek de dahil olmak üzere başkaca bir şekilde sahip olunan payların oy haklarının, Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemeleri uyarınca öngörülen belirli bir oranda olması halinde, paya sahip olan kişiler açısından azınlıkta kalan pay sahiplerini ortaklıktan çıkarma hakkı bulunmaktadır. Bu kişiler, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen süre içinde, azınlıkta kalan ortakların paylarının iptalini ve bunlar karşılığı çıkarılacak yeni payların kendilerine satılmasını ortaklıktan talep edebilirler.

Buna paralel olarak da Sermaye Piyasası Kanununun 27. maddesindeki durumun varlığı halinde, azınlıkta kalan pay sahipleri açısından paylarını satma hakkı doğar. Bu durumda azınlık pay sahipleri Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen süre içinde, paylarının adil bir bedel karşılığında satın alınmasını oy haklarının Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen orana veya daha fazlasına sahip olan gerçek veya tüzel kişilerden ve bunlarla birlikte hareket edenlerden talep edebilirler.

3- Genel Kurul Toplantılarında Gündeme Madde Ekletme ve Gündem Maddelerine İlişkin Karar Taslaklarının Görüşmeye Sunulmasını İsteme Hakkı

TTK’nın 411. ve 412. maddelerine göre halka açık olmayan anonim şirketlerde sermayenin onda birini, halka açık anonim şirketlerde ise yirmide birine sahip azınlık pay sahiplerinin, genel kurulu toplantıya çağırma ve gündeme madde ekleme haklarının bulunduğunu yukarıda belirtmiş idik. Sermaye Piyasası Kanununun 29/5 maddesinde ise TTK’nın 411. maddesindeki gündeme madde ekleme hakkının, halka açık ortaklıklarda, gündem maddelerine ilişkin karar taslaklarının görüşmeye sunulmasını kapsadığı belirtilmiştir.

 

                                                                                          SONUÇ

Anonim şirketlerde azınlık pay sahiplerine birtakım hakların tanınmasının temelinde, pay çoğunluğuna karşı azınlıkta kalanları koruma düşüncesi yer almaktadır. Azınlık payları tamamen çoğunluk pay sahiplerinin inisiyatifine bırakmak birçok hak kaybına yol açabileceği gibi sermaye şirketlerinin işlevini de olumsuz etkileyebilecektir. Bu sebeple anonim şirketlerde azınlığa tanınan bu haklar çoğunluk karşısında azınlıkları güçlü konuma getirme amacını taşımaktadır. Bununla beraber, azınlığa tanınan hakların kullanılmasında, ortaklığın devamını engellemeyecek ve diğer pay sahiplerinin haklarını ihlal etmeyecek şekilde olmasına dikkat edilmelidir. Anonim şirketlerin çoğunluk ile yönetilmesi demokratik bir durum olmakla beraber çoğunluğun azınlığa tahakküm etmesi gibi birtakım sakıncaları da beraberinde getirebilmektedir. Hatta bazı durumlarda çoğunluğun, azınlığı ortaklık işlerinde etkisiz hale getirme gibi eylemlerde bulunduğu da söylenebilir. Anonim şirketlerde çoğunluk pay sahipleri istedikleri kararları rahatlıkla alabilirken, çoğunluğun aldığı kararlarla azınlık pay sahiplerinin menfaatleri zedelenebilmektedir. Bu gibi durumlar karşısında çoğunluk ile azınlık arasında bir denge sağlanması için Türk Ticaret Kanunu azınlık pay sahiplerini birtakım haklar tanımış, böylelikle çoğunluk pay sahiplerinin tek yanlı, keyfi olabilecek davranışlarının önüne geçilmek istenmiştir.

Av. Muaz Salih YILDIRIM