Dünya çapında bir salgına dönüşen Covid-19 Virüsünün yayılmasını yavaşlatmak ve durdurmak için dünya genelinde tedbirler alınmaktadır. Türkiye, gerek salgının resmi olarak tespit edildiği 11 Mart tarihinde önce, gerekse bu tarihten sonra birçok tedbir almıştır. Kamuoyu ve uzmanlar tarafında alınan tedbirler büyük oranda olumlu karşılanmıştır. Fakat tedbirlerin bir kısmı usul ve esas açısında tartışmalara sebep olmaktadır.
Bu tartışmaların en önemlilerinden birisi sokağa çıkma yasakları ve bu yasağa uymayanlara verilen para cezalarıdır. Valilikler ve İçişleri Bakanlığı tarafından alınan sokağa çıkma yasaklarının hukuken bağlayıcılığı tartışma konusudur. Dolayısı ile bu yasağa uymayanlara verilen para cezaları da hukuken tartışmalıdır.
Öncelikle mevcut uygulama açıklandıktan sonra kanuni dayanakları ve Anayasa uygunluk konusunun incelenmesi gerekmektedir. Sonuçta eğer bu yasaklar ve ceza kararları hukuka aykırı ise, bu cezalara karşı gidilebilecek hukuki yollar açıklanacaktır.
Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinde sonra hastalık hızlı bir şekilde yayılmaya devam etmiştir. Kamuoyunda olağanüstü hâl ilan edilmesi ve genel sokağa çıkma yasağı ilan edileceği beklentisi oluşmuştur. Fakat Cumhurbaşkanı tarafında olağanüstü hâl ilanı yolu izlenmemiştir. Bunun yerine İçişleri Bakanlığı genelgeleri ve valilik kararları ile sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.
İlk sokağa çıkma yasağı 10.04.2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafında alınmış ve akşam saatlerinde kamuoyuna duyurulmuştur. 6484 sayılı Genelgede Büyükşehir statüsündeki 30 ile ve Zonguldak iline 15 gün süre ile giriş çıkış yasaklanmıştır. Yine adı geçen illerde 10 Nisan saat 24:00’den ve 12 Nisan saat 24:00 kadar Genelgede belirtilen istisna kişiler haricinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir[1].
16.04.2020 tarihinde illere gönderilen İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile Büyükşehir statüsündeki 30 il ve Zonguldak iline 15 gün süre ile giriş çıkış yasaklanmıştır. Yine adı geçen illerde 17 Nisan saat 24:00’den ve 19 Nisan saat 24:00 kadar Genelgede belirtilen istisna kişiler haricinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir[2]. 23-24 Nisan[3], 30 Nisan-3 Mayıs, 9-10 Mayıs ve 16-19 Mayıs tarihleri arasında sokağa çıkma yasakları tekrar ilan edilmiştir.
Arife ve Ramazan Bayramı süresince (22-26 Mayıs) bütün yurdu kapsayacak şekilde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir[4].
20.3.2020 tarihli İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanların sokağa çıkması herhangi bir tarih belirtilmeden yasaklanmıştır[5]. 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı 10.6.2020 tarihinde kaldırılmıştır.
03.04.2020 tarihli 6235 saylı İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile 20 yaş altında olanların sokağa çıkması herhangi bir tarih belirtilmeden yasaklanmıştır. 9.6.2020 tarihinde yasak kaldırılmıştır.
Hukukumuzda salgın durumunda alınabilecek önlemleri inceleyelim.
ANAYASA HÜKÜMLERİ
Olağan tedbirlerle üstesinden gelinemeyecek durumlarda Anayasanın 15., 118. ve 119. maddeleri uygulanmak alanı bulmaktadır. Yine olağanüstü hâl rejimini düzenleyen 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu yürürlüktedir. Söz konusu hükümlerin uygulanabilmesi için Cumhurbaşkanı kararı gerekmektedir. Bu gününe kadar koronavirüs salgını sebebi ile olağanüstü hâl ilan edilmediğinden bu maddelerin sakağa çıkma yasakları ve verilen cezalara dayanak olması mümkün değildir.
Olağan zamanlarda da ise temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ancak Anayasanın 13. maddesine uygun olarak ilgili maddelerdeki sınırlama sebeplerine göre yapılabilir. Anayasanın Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair 13. maddesi şöyle düzenlenmiştir:
(Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Anayasanın 13. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere temel hak ve özgürlükler ancak Anayasada her bir madde için öngörülen özel sebeplerle ve kanunla sınırlanabilir. Sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması ve demokratik toplum düzeninin kabul ettiği sınırları aşmaması gerekir.
Anayasanın 19. Maddesinde “Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” şu şekilde düzenlenmiştir:
Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir. Şekil ve şartları kanunda gösterilen: Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Anayasanın kişi hürriyeti ve özgürlüğünü düzenleyen 19. maddesinde görüleceği üzere hastalık sırasında genel bir sokağa çıkma yasağını düzenleyen özel bir sınırlama sebebi öngörülmemiştir. Anayasa hükmünde sadece hastalık yayabilecek kişilerin belirli bir yerde tedavi edilmesine izin verilmektedir. Bu maddeye göre kanunilik koşulu sağlanmak şartı ile hasta kişilerin karantina alınması mümkündür. Anayasanın bu hükmünün sağlıklı bireylere hastalığın bulaşmasını engellemek için konulan sokağa çıkması yasaklarına dayanak teşkil etmesi mümkün değildir.
Anayasanın “yerleşme ve seyahat hürriyetini” düzenleye 23. maddesi şöyledir:
Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. (Değişik fıkra: 7/5/2010-5982/3 md.) Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
Anayasanın seyahat özgürlüğünü düzenleyen 23. maddesinde ise salgın dolayısı ile bir karantinaya izin veren bir hükmü bulunmamaktadır.
Olağan zamanda uygulanacak hükümleri düzenleyen yukarda belirtilen Anayasa hükümlerinde salgın sebebi ile genel sokağa çıkma yasağı ilan edilebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır.
Uygulamada bu sokağa çıkma yasağına uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282. maddesine göre 3.180 TL’ye kadar para cezası kesilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ancak kanunla olabileceğinden, önce konu ile ilgili kanun hükümlerini inceleyelim.
KONUYLA İLGİLİ KANUN MADDELERİ
Türk Ceza Kanunun 195. maddesinde “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Değerlendirme: Yukardaki maddede belirtilen hükümler ancak bir mekânda bulaşıcı hastalık olduğu durumda yetkililer tarafında karantinaya kararı alınması durumunda uygulanabilecektir. Örneğin belirli bir apartman veya sokak gibi. Söz konusu hüküm bir veya birden çok ili kapsayacak şekilde genel bir sokağa çıkma yasağını düzenlememektedir. Dolayısı ile sokağa çıkma yasaklarının ve para cezalarının dayanağı bu hüküm olamaz.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunun
Madde 57 – Kolera, veba (Bübon veya zatürree şekli), lekeli humma, karahumma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi – paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri (Kuşpalazı) – bütün tevkiatı dahi sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İltihabı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai racia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder veya bunların birinden şüphe edilir veyahut bu hastalıklardan vefiyat vuku bulur veya mevtin bu hastalıklardan biri sebebiyle husule geldiğinden şüphe olunursa aşağıdaki maddelerde zikredilen kimseler vak’ayı haber vermeğe mecburdurlar. Kudurmuş veya kuduz şüpheli bir hayvan tarafından ısırılmaları, kuduza müptela hastaların veya kuduzdan ölenlerin ihbarı da mecburidir.
Madde 72 – 57’nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur:
1- Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen icap eden müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve fenni şartları haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz’ı.
2- Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbikı.
3- Eşhas, eşya, elbise, çamaşır ve binaların ve fennen intana maruz olduğu tebeyyün eden sair bilcümle mevaddın fenni tathiri.
4- Hastalık neşreden haşarat ve hayvanatın itlafı.
5- Memleket dahilinde seyahat eden eşhasın icap eden mahallerde muayenesi ve eşyalarının tathiri.
6- Hastalığın sirayet ve intişarına sebebiyet veren gıda maddelerinin sarf ve istihlakinin men’i.
7- Dahilinde sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi.
Madde 74 – Hastaların tecrit ve tedavisine mahsus vasıf ve şartları haiz hususi yerleri olmayan mektep, fabrika ve imalathanelerle mütaaddit kimselerin bir arada bulunduğu umumi her nevi müessese ve mebanide sari hastalıklara musap kimselerin alıkonulması memnudur.
Madde 75 – Kuduz olan veya kudurmuş olduğundan şüphe edilen hayvanlar tarafından ısırılmış olanların vakit kaybetmeden en yakın kuduz tedavi müessesesine izam olunmaları mecburidir. Bunlardan fakir olanların yol masrafları belediye veya köy sandıklarınca ve bu sandıklar veremedikleri takdirde idarei hususiyelerce tediye olunur ve bunlar Devlete ait umumi nakil vasıtalarından meccanen istifade ederler.
Madde 76 – Etrafında bulunanlara sari ve salgın hastalıklardan birini nakle vasıta olduğu muhakkak olan kimseler muvakkaten ve bu zail oluncaya kadar meslek san’atlarının icrasından hıfzıssıhha meclisleri kararıyla menolunur.
Madde 77 – Sâri ve salgın hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü veya tehdit ettiği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibiyle bütün umumi mahallerde vuku bulacak içtimalar tahdit veya menolunabilir. Bundan başka hastalarla hastalığı şüpheli olanların ve hastalığın sirayet ve neşrine vasıta olabilecek eşyanın fenni tathiratile mahzur ve mazarratı izale edilmeksizin nakillerine ve bütün kara ve deniz ve hava nakil vasıtalarının fenni tathir ve tephire tabi tutulmadan seyrüseferlerine mümaneat edilir.
Değerlendirme: Yukardaki hükümler kapsamında alınabilecek önlemlere geçmeden önce söz konusu tedbirlerin Kanunun 57. maddesinde sayılan salgın hastalıklarla sınırlı olduğunu belirtelim. 57. maddede belirtilen salgın hastalıklar haricinde alınan tedbirlerin bu hükümlere dayandırılması mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi Halime Sare Aysal Kararında bulaşıcı hastalıklar kapsamında alınan aşı yükümlüğünün dayanağının Umumi Hıfzısıha Kanunun 57. maddesi olamayacağını belirtmiştir. Kararda söz konusu hükümleri kanunda isim olarak sayılan hastalıklarla sınırlı olduğunu açıkça belirtmiştir.
71. 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde belirli hastalık türleri sayılmış, 72. maddede ise 57. maddede zikredilen hastalıklardan birinin ortaya çıkması veya ortaya çıkmasından şüphe edilmesi durumunda bir kısım tedbirlere başvurulacağı belirtilmiş ve söz konusu tedbirler arasında hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı uygulanması şeklindeki tedbire de yer verilmiştir. İlgili Genelgede ise genel bağışıklama programına ilişkin ilke ve usuller belirlenerek bebeklik dönemini de kapsayacak şekilde belirli yaş grupları için çeşitli periyotlar dâhilinde bazı aşıların uygulanmasına ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir. Söz konusu Genelge kapsamında yer verilen aşı türlerine bakıldığında 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde tahdidi olarak sayılan hastalıklar için tatbiki öngörülenlerle sınırlı bir düzenleme olmadığı anlaşılmakta, başvurucuya tatbikine hükmedilen HepB, DaBT, İPA, Hib ve KPA türündeki aşıların da 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde tahdidi olarak sayılan hastalıkları tam olarak karşılamadığı, bu kapsamda 57. maddede zikredilen hastalıklardan birinin ortaya çıkması veya ortaya çıkmasından şüphe edilmesi durumunda hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı uygulanması hususunu düzenleyen 72. madde hükmünün, başvuruya konu uygulamanın kanuni dayanağı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § …)
Covid-19 salgını Umumi Hıfzıssıhha Kanunda açıkça düzenlenen hastalık türlerinden biri değildir. Dolayısı ile Umumi Hıfzıssıhha Kanununa dayanak genel bir sokağa çıkma yasağı ilan edilemez.
İkinci olarak söz konusu düzenlemelerde sağlıklı bireyleri kapsayacak şekilde genel bir sokağa çıkma yasağı düzenlenmemiştir. Ancak hastalık bulaşan kişilerle ve mekanlarla ilgili sınırlama tedbiri alınabilmektedir. Hem salgının 57. maddede sayılan hastalıklardan olmamasında dolayı hem de ilgili maddelerde genel bir sokağa çıkma yasağı düzenlenmediğinden yasaklama kararının ve para cezalarının dayanağı bu hükümler olamaz.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 282. maddede “Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
Vergi Usul Kanunu’na göre uygulanacak %22.58 yeniden değerleme oranına göre bu miktarın alt sınırı 789,00 TL üst sınırı ise 3.180,00 TL olarak belirlenmiştir.
Değerlendirme: Yukarda açıkladığımız üzere Koranavirüs kapsamında alınan genel sokağa çıkma yasaklarının dayanağı Umumi Hıfzıssıhha Kanun olamayacağından bu kanuna muhalefetten dolayı para ceza verilmesi hukuken mümkün değildir.
Son olarak İl İdare Kanununun ilgili hükümlerini inceleyelim.
İl İdare Kanunun 11-C. Maddesi “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.” demektedir.
Değerlendirme: Bu hüküm valiye ilin huzur ve güvenliği sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapma imkânı tanımaktadır. Fakat bu yetkinin sokağa çıkma yasağı gibi seyahat özgürlüğünü tamamen durduran bir sınırlamaya izin verdiği şeklinde yorumlanamaz.
Yukarda konuya ilişkin kanun hükümlerini inceldiğimizde genel bir sokağa çıkma yasağına dayanak teşkil edebilecek bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle ise söz konusu yasakları ve para cezaların Anayasaya aykırı olduğu ve kanunu dayanaktan yoksun olduğu sonucu çıkarılabilir.
Konu hakkında vurgulamak istediğimiz bir nokta da Anayasa Mahkemesi, 2015 yılında ve 2020 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağının “temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği gerekçesi” ile yapılan başvuruları esasa girmeden kişi bakımında yetkisizlik[6] ve başvuru yolları tüketilmediği[7] gerekçesi ile reddetmiştir.
PARA CEZALARINA KARŞI BAŞVURULABİLECEK YOLLAR
Hukukumuzda idari para cezalarına karşı 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 27. Maddesinde düzenlendiği üzere Sulh Ceza Hakimliğine 15 gün içinde dava açmak gerekir. 25.3.2020 tarih ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve Cumhurbaşkanı’nın 2480 sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar ile Koronavirüs salgınından dolayı bu süre 15 Haziran önce dolacak süreler için bu tarihten itibaren 15 gün uzatılmıştır.
Av. Muammer ÖZ
[1] https://www.icisleri.gov.tr/2-gun-sokaga-cikma-yasagi
[2] https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/icisleri-bakanligindan-hafta-sonu-31-ildeki-sokaga-cikma-yasagina-iliskin-genelge/1807267
[3] https://www.icisleri.gov.tr/30-buyuksehir-ve-zonguldak-ilinde-23-24-25-26-nisan-tarihlerinde-uygulanacak-sokaga-cikma-kisitlamasi
[4] https://www.icisleri.gov.tr/81-ilde-22052020-saat-2400-ile-26052020-saat-2400-arasinda-uygulanacak-sokaga-cikma-kisitlamasi
[5] https://www.icisleri.gov.tr/65-yas-ve-ustu-ile-kronik-rahatsizligi-olanlara-sokaga-cikma-yasagi-ek-genelgesi
[6] https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2015/19545
[7] https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/bireysel-basvuru-basin-duyurulari/65-yas-ustu-kisilere-yonelik-sokaga-cikma-yasagi-nedeniyle-bazi-hak-ve-ozgurluklerin-ihlali-iddiasinin-basvuru-yollarinin-tuketilmemesi-nedeniyle-kabul-edilemez-oldugu/