Anayasa Mahkemesi, 11/2/2022-31747 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan B.N.: 2019/1628 ve 28/12/2021 tarihli Türkan Albayrak başvurusunda oturma eylemi dolayısı ile verilen idari para cezalarını incelemiştir. Başvurucu değişik tarihlerde kendisi hakkında “emre aykırı davranış” gerekçesi ile verilen 12 ayrı idari para cezasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini öner sürmüştür.
Başvurucunun 24/9/2018 ile 1/8/2019 tarihleri arasında farklı günlerde gerçekleştirdiği oturma eylemleri nedeniyle 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca başvurucuya her bir oturma eylemi için 100 TL idari para cezası uygulanmıştır.
Başvurucunun bu tutanaklara karşı yaptığı itirazlar İstanbul sulh ceza mahkemeleri tarafında incelenmiştir. Mahkemeler, tutanakların usule uygun tutulduğunu kabul ederek davaları reddetmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Sarıyer Kaymakamlığından cezanın kesildiği tarihlerde ilçe sınırları içinde eylem ve etkinliği sınırlayan bir karar olup olmadığını var ise bu kararın hangi vasıtalar ile duyurulduğunu sormuştur.
Gelen yazısında “Yukarıda anılan mevzuat gereği ve 2911 sayılı Kanun kapsamında, idaremiz dahilinde KHK’lar ile memuriyetten ihraç olan şahıslara destek vermek amacı ile yapılmak istenen etkinliklerle alakalı olarak toplumsal olaylara sebebiyet verebileceği ve genel kamu düzenini bozabileceği değerlendirildiğinden ve 2911 Sayılı Kanunda belirtildiği üzere 48 saat öncesinden gerekli makamlardan izin alınmadığından yapılması düşünülen etkinliklerin ilçemiz dahilinde bulunan tüm alanlarda 26 Eylül 2018-9 Ekim 2018 [Tarihler her bir kararda değişiklik göstermektedir] tarihleri arasında yapılması emniyet açısından uygun olmadığı..” şeklinde cevap verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlamasında hukukilik incelemesi için kullanılan müdahalenin varlığı, müdahalenin kanuni dayanağı, müdahalenin amacı ve orantılık incelemesi yöntemini olaya uygulamıştır.
Buna göre öncelikle eylem sebebi ile kesilen para cezalarının Başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahale olduğu kabul edilmiştir. Bundan sonraki aşamada müdahalenin kanuni dayanakları incelenmiştir.
5326 sayılı Kanun’un “Emre aykırı davranış” kenar başlıklı 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Yetkili makamlar tarafından adli işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye … idari para cezası verilir…” hükmü taşımaktadır.
Anayasa Mahkemesi 5326 sayılı Kanun’un 32. maddesinin ancak idare tarafında usulüne uygun olarak alınmış bir karar var ise geçerli olabileceğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, ceza kararlarına itirazı inceleyen sulh ceza mahkemelerinin eylemleri yasaklayan bir karar olup olmadığını incelemediğini not etmiştir.
Anayasa Mahkemesi değerlendirilmesinde söz konusu tarihte eylem yapmayı yasaklayan bir idari kararın olmadığını bu sebeple müdahalenin kanunilik şartını taşımadığına karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi amaç ve orantılık incelemesi yapmaya gerek görmemiş ve başvuruya konu müdahalenin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir.
Karar, özellikle covid19 salgını sebebi ile yaygın şekilde uygulanan sokağa çıkma yasakları, maske zorunluğu, kapalı mekânda belirli sayıdan az kişi bulundurma, belirli saatten sonra eğlence mekanları kapatılması ve iş yerlerinin kapalı tutulması gibi yasaklar konusuna da ışık tutabilecek niteliktedir.
Daha önce bu konuda yazdığımız bir makalede belirttiğimiz üzere covid19 salgını sebebi ile alınan yasaklama kararları öncelikle kanunilik şartını ihlal etmektedir. Bu yasaklar ve ilgili cezalar Anayasa Mahkemesince esastan incelenmesi durumunda ihlal kararının çıkması kuvvetle muhtemeldir. (bk. https://andishukuk.com/koronavirusune-karsi-alinan-sokaga-cikma-yasagi-kapsaminda-verilen-para-cezalarinin-hukuki-degerlendirilmesi/)
Av. Muammer ÖZ