- Giriş
Usul hukuku kuralları yargılamanın nasıl işleyeceğine dair yol gösterici özelliğe sahip ilkelerdir. Bu açıdan yargılamanın ne şekilde yapılacağı ve hangi aşamada nasıl yol izlenmesi gerektiğini göstermektedir. Hukuk yargılamasında ise kurallar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unda düzenlenmiştir. Hukuk yargılamasının her aşamasında özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı Kanun’un uygulanması gerekmektedir.
6100 sayılı Kanun’da düzenlenen ıslah, davanın bir defaya mahsus olarak tamamen veya kısmen değiştirilmesini ifade etmektedir. Yine ıslahın tahkikatın sonuna kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Ancak bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususu 7251 sayılı Kanun’dan önce sınırlı durumlarda kabul edilmiştir. Bu yazımızda ilgili husus incelenecektir.
- Islah
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u m. 176’da “(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir” denilmiştir. Buna göre taraflardan her biri yargılama aşamasında yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilecektir. 6100 sayılı Kanun m. 177’de “(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) (Ek:22/7/2020-7251/18 md.) Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” denilerek ıslahın zamanı ve şekli düzenlenmiştir.
Buna göre ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilecektir. 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unda önemli değişiklikler yapılmıştır. Getirilen değişikliklerin hepsi usul hukuku bakımından oldukça önem arz etmektedir. Bunlardan biri ise bozma ya da kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesine dönen uyuşmazlıklarda “ıslah” yapılabileceği yönündeki 177. madde değişikliğidir. Maddeye getirilen ek fıkra konu hakkında süregelen tartışmalara son verecek ve bozmadan sonra ıslah meselesini açıklığa kavuşturacak niteliktedir.
Bozmadan sonra ıslahın mümkün olup olmadığını 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun öncesi ve sonrası olarak incelemek gerekir.
- 1086 Sayılı Kanun Zamanında ve 6100 Sayılı Kanunun İlk Halinde Bozmadan Sonra Islah
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 177. maddesinin 1. fıkrası ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğini düzenlemektedir. Ancak 6100 sayılı Kanun’da bu hüküm düzenlenmesine rağmen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 04.02.1948 Tarih, 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı kararında bozmadan sonra ıslahı yasaklayan tartışmalar ve görüş ayrılıkları 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra da son bulmamıştır. Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hakkında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulundan daireler arasındaki görüş aykırılıklarının gidermesi talep edilmiştir. Bu talepler üzerine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından verilen 06.05.2016 Tarihli, 2015/1 Esas ve 2016/1 Karar sayılı kararda oyçokluğu ile “bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediği” kanaatine varılırken oy çokluğu ile alınan kararın karşı oylarında 1948 tarihli İBK’nın neden değişmesi gerektiğine yönelik birçok hukuki yorum yapılmıştır. Söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından sonra Yargıtay daireleri tarafından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin kararlar verilmiştir. Ancak her ne kadar Yargıtay daireleri tarafından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair kararlar verilmişse de sınırlı olarak bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine dair kararlar da verildiği görülmüştür. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 23.12.2013 Tarih, 2013/15414 Esas, 2013/19691 Karar sayılı kararında;
“…Kural olarak, bozmadan sonra ıslah yapılamaz. Ancak mahkemece uyulan bozma ilamı usule ilişkin ise, bu takdirde bozmadan sonra ıslah yapılması mümkündür. Bu bakımdan esasa ilişkin bir bozma söz konusu değil ise, 04.02.1948 tarih ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama alanı bulamaz. Doktrinde ağırlıklı görüş de; usulî bozmadan sonra ıslahın mümkün olduğu yönündedir.” denilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 20.11.2013 Tarih, 2013/3973 Esas, 2013/6135 Karar sayılı kararında;
“… HMK’da bozma sonrası ıslah yapılamayacağına dair yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Bozma sonrasında ıslah yapılıp yapılamayacağı bozmanın niteliğin göre belirlenmelidir. Somut olayda; mahkeme kararı, tahkikatın eksik yapılmış olması nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, yeniden başlayan tahkikat safhasında taraf delileri toplanarak bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alınmıştır. Davacı yanca ıslah dilekçe si tahkikat safhası sona ermeden süresinde verilmiştir. Islah tarihi itibarıyla tahkikat safhası sona ermediğinden ıslahın dikkate alınarak faiz konusunda da hüküm kurulması gerekirken… ” denilerek usul işlemlerinin eksik tamamlanması durumunda bozma sonrasında ıslah yapılabileceği belirtilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 13.05.2015 Tarih, 2015/13065 Esas, 2015/17616 Karar sayılı kararında;
“…Vurgulanmalıdır ki; tahkikat evresi, bozmanın içerik ve kapsamına göre, bazı hallerde bozmadan sonra da gerçekleşebilir. Ancak, 177. maddedeki ” Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. ” ifadesinden, Kanunun, tahkikat ve hüküm arasında düzenlediği sözlü yargılama evresinde ıslaha izin vermediği sonucu çıkarılabilmektedir. Kısaca ister usule ilişkin ve isterse esasa yönelik bozma kararı verilsin bozmadan sonra araştırma yapılarak tahkikat devam ediyor ise bozmadan sonra ıslah mümkün kabul edilmelidir. Ancak esasa ilişkin bozma kesin ve araştırma yapılmasını gerektirmeyen, kısaca tahkikat yapılmasını gerektirmiyor ise bozmadan sonra ıslah kabul edilmemelidir. Mahkemece bozmadan sonra ıslah yapılamaz gerekçesi ile davacının ıslah talebi reddedilmiş ise de; bozma sonrası mahkemece bilirkişiden fazla mesai ücreti konusunda ek rapor alınmıştır. Ek rapor alınması tahkikatın devam ettiğini gösterir. Davacı tarafın ıslah dilekçesi davalının zamanaşımı itirazı dikkate alınarak değerlendirilmelidir. 6100 Sayılı HMK’nın 77/1 maddesi gereğince ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğinden davacının ıslah talebinin reddedilmesi hatalıdır…” denilmiştir.
Benzer görüş Yargıtay 22 Hukuk Dairesi 24.12.2015 Tarih, 2015/11039 Esas, 2015/35790 Karar, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 07.11.2013 Tarih, 2014/580 Esas, 2014/653 Karar, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 01.11.2011 Tarih, 2011/33835 Esas, 2011/42324 Kararlarında da benimsenmiştir.
- 28.07.2020 Tarihli ve 7251 Sayılı Kanun’dan Sonraki Uygulama
28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanun’unda değişiklikler yapılmış ve ıslahla ilgili olarak kanunda yeni bir düzenlemeye yer verilmiştir. Anılan düzenlemeden sonra Yargıtay ilgili dairelerince bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine ilişkin kararlar verilmeye başlanmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 02.11.2020 Tarih, 2020/2768 Esas, 2020/3649 Karar sayılı kararında;
“Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının ıslah talebi de gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 10/03/2020 tarihli ve 2019/2028 Esas – 2020/1234 Karar sayılı ilamı ile; 1086 sayılı HUMK’nın 83 ve devamı ile 6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiğinin öngörüldüğü, 04/02/1948 tarih ve 1944/10 – 1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağının kabul edildiği, eldeki davada da bozma kararından sonra yapılan ıslah ile arttırılan kısmın kabulünün yasal düzenlemeye ve İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olduğu gerekçesi ile karar bozulmuştur. Dosyanın incelemesinde; mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 04/06/2012 tarihli ve 2011/6286 Esas, 2012/9709 Karar sayılı ilamıyla eksik inceleme nedeniyle bozulduğu, bozma sonrası bozma ilamında belirtilen dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin belgeler, dava dosyaları ve tapu kayıtları getirtilerek taşınmaz başında keşif yapıldığı, davacının belediyeye ve davalıya yapmış olduğu ödeme miktarlarının belirlenmesi için bilirkişiden rapor alındığı, bozma sonrası alınan 20/03/2014 tarihli bilirkişi raporunun sunulmasından sonra 21/10/2014 tarihinde 2.037.226,57 TL üzerinden eksik harcın tamamlandığı ve mahkemece bu miktar üzerinden alacağın tahsili yönünde hüküm tesis edildiği, böylelikle bozma sonrası bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden eksik harcın tamamlanması suretiyle ıslahın bozma sonrası yapıldığı anlaşılmaktadır. 22/07/2020 tarihinde kabul edilen ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de 28/07/2020 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere “Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortan kaldırılamaz.” fıkrası eklenmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında Yargıtay’ın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı sonrası dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesine imkân getirilmiştir. Şu durumda söz konusu değişiklik gözetilerek Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-442. maddeleri uyarınca davacı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 10/03/2020 tarihli ve 2019/2028 Esas – 2020/1234 Karar sayılı bozma kararı kaldırılmalı, dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.” denilerek bozmadan sona ıslah yapılabileceğine karar verilmiştir.
Benzer görüş Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 08.12.2021 Tarih, 2021/5527 Esas, 2021/2128 Karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 29.11.2021 Tarih, 2021/475 Esas, 2021/1870 Karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 24.11.2021 Tarih, 2021/7241 Esas, 2021/13819 Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 23.11.2021 Tarih, 2020/12012 Esas, 2021/11887 Kararlarında da benimsenmiştir. Bozmadan sonra yapılan ıslaha ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun m. 177/2 son cümlesinde yer alan “Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” hükmü ise Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 17.11.2021 Tarih, 2021/1919 Esas, 2021/11552 Karar sayılı kararında açıklanmıştır. Söz konusu kararda;
“Bu noktada aydınlatılması gereken diğer bir husus da usulü kazanılmış hak kavramıdır. Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa’nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)”denilerek usuli kazanılmış hakkın bozmadan sonra ıslah durumunda nasıl uygulanacağı açıklanmıştır.
4.Sonuç
Islah, yargılamanın sonuna kadar taraflardan her birinin davadaki usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere değiştirmesidir. 6100 sayılı Kanun’da ıslahın tahkikat sona erinceye kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Ancak bozma sonrasında ıslah yapılıp yapılmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından ve 04.02.1948 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile ıslahın bozmadan sonra yapılmayacağına dair uygulama devam etmiştir. Ancak bu durum 06.05.2015 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile devam etmesine rağmen karardaki karşı oylarla birlikte bozma sonrası ıslahın mümkün olması gerektiğine dair kanaat güçlenmiştir. Bu sebeple de 28.07.2020 Tarihli 7251 sayılı Kanun’la bozma sonrası ıslah yapılabileceğine dair düzenleme yapılmıştır. Bu kanun derdest olan tüm dosyalara uygulanabilecek olup bundan sonra bozma sonrası ıslah yapılabilecektir.
Av. Mehmet Ali BAYLER
KAYNAKÇA:
- 01.2011 Tarihli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- 07.2020 Tarihli 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 04.02.1948 Tarih, 1944/10 Esas, 1948/3 Karar
- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından verilen 06.05.2016 Tarihli, 2015/1 Esas ve 2016/1 Karar
- Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 23.12.2013 Tarih, 2013/15414 Esas, 2013/19691 Karar
- Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 20.11.2013 Tarih, 2013/3973 Esas, 2013/6135 Karar
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 13.05.2015 Tarih, 2015/13065 Esas, 2015/17616 Karar
- Yargıtay 22 Hukuk Dairesi 24.12.2015 Tarih, 2015/11039 Esas, 2015/35790 Karar
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 07.11.2013 Tarih, 2014/580 Esas, 2014/653 Karar
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 01.11.2011 Tarih, 2011/33835 Esas, 2011/42324 Karar
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 02.11.2020 Tarih, 2020/2768 Esas, 2020/3649 Karar
- Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 08.12.2021 Tarih, 2021/5527 Esas, 2021/2128 Karar
- Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 29.11.2021 Tarih, 2021/475 Esas, 2021/1870 Karar
- Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 24.11.2021 Tarih, 2021/7241 Esas, 2021/13819 Karar
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 23.11.2021 Tarih, 2020/12012 Esas, 2021/11887 Karar
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 17.11.2021 Tarih, 2021/1919 Esas, 2021/11552 Karar