Kamu kurumları da özel hukuk kişileri gibi sözleşmelere taraf olabilirler. Bu sözleşmelerin ifası esnasında çeşitli sorunlar meydana gelebilmekte ve kamu kurumları tarafından sözleşmelere konu alacağın ifası geciktirilebilmektedir. Kamu kurumları her ne kadar özel hukuk kişileri gibi hareket etse de kamu gücünün verdiği üstünlük tahsilat aşamasında bazı zorluklar meydana getirmektedir. Bu çalışmamızda kamu kurumlarının haczedilmezlik korumasının hangi noktalarda uygulanacağı konusunu ve uygulama alanının dar yorumlanması gerektiğini Yargıtay kararları ışığında açıklayacağız.
Kamu Malı Kavramı
Kamu malı kavramı Türk Hukuk Sisteminde kesin çizgilerle tanımlanmayıp sınırı belirlenmemiştir. Anayasa Mahkemesi 31.01.1997 Tarih, 1996/66 Esas, 1997/7 Karar sayılı kararında kamu mallarını “Doğal nitelikleri gereği herkesin ortak yararlanmasına açık olan sahipsiz mallar ile kamu tüzel kişileri tarafından herkesin ya da halkın bir kısmının yararlanmasına ayrılan orta malları ve kamu hizmeti niteliğindeki etkinliklerin konusu ve aracı olan mallar’’ olarak tanımlamıştır. Danıştay 8. Dairesi 13.10.1980 Tarih, 1980/157 Esas, 1980/181 Karar sayılı kararında da benzer şekilde kamu mallarını “İdare hukuku ilkelerine göre, kamunun kullanma ve yararlanmasına ait olan veya bu amaca tahsis edilen eşya ve mallarla bir kamu hizmetinin unsuru ve ayrılmaz parçası sayılabilecek olan mallar” olarak tanımlamıştır.
Kamu malı kavramına ilişkin tanımlardan da anlaşılacağı üzere kamu mallarının öncelikle bir kamu mülkiyeti ve ortak bir kullanıma tahsis edilmesi şartı aranır. Kamu malları genel hatlarıyla kamusal mallar ve özel mallar olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulur. Bu ayrım kamu idarelerinin kamu kullanımına tahsis ettiği mallar ve kamu idarelerinin kamunun kullanımı dışında bir özel hukuk tüzel kişisi gibi kamu hizmetinin yürütülmesinde doğrudan bir etkisi bulunmayan mallar şeklinde ayrılır. Yazımızda bu ikili ayrım üzerinden genel hatlarıyla kamu idarelerinin haczedilemeyecek mallarını ve haczi mümkün olan kamu mallarını ayrıştırarak haczi mümkün olan kamu mallarından belediye mallarını bir noktada toplamış olacağız.
Haczedilmeyecek Belediye Malları
İcra İflas kanunu madde 82’de tahdidi olarak sayılan haczi caiz olmayan mallar arasında devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malları yer alır. Bu hüküm ile kişilerin menfaatlerine karşılık kamunun yararının üstün tutulması amaçlanmıştır. Devlet dışında kalan kamu tüzel kişilerinin gerek özel mallarının gerekse kamusal amaca tahsis edilen mallarının haczedilmemesi için kamu tüzel kişisinin kurucu düzenlemelerinde haczedilmezlik konusunda özel ve açık bir düzenleme bulunması şarttır. Bir malın kamusal mal niteliği kazanabilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan ilki, malın bir kamu tüzel kişisinin mülkiyetinde bulunması; ikincisi ise malın kamunun doğrudan yararlanmasına ya da bir kamu hizmetine özgülenmesidir. İİK madde 82’deki düzenleme belediyeler hakkında geçerlidir. Bu nedenle belediyelerin kamu hizmetine tahsis ettikleri malları haczedilemez. Bu husus 5393 sayılı Belediye Kanunu m. 15/9’da “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez” şeklinde düzenlenmiştir. Yine 5393 sayılı Kanun m.73’te “Kentsel gelişim ve dönüşüm alanı ilân edilen bölgelerde, anlaşma yoluyla belediye mülkiyetine geçen gayrimenkullerin de haczedilmesi mümkün değildir.” denilerek belediye mallarından haczi mümkün olmayan mallar sayılmıştır. Yine aynı Kanunda belediyenin haczedilemeyecek malları beş kaleme ayrılmıştır. Bunlar; belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar, kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan mallar, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri ile kentsel gelişim ve dönüşüm alanı ilan edilen bölgelerde, anlaşma yoluyla belediye mülkiyetine geçen gayrimenkuller haczedilemez. Belediye mallarının haczi konusunda fiilen kullanılma şartı büyük bir ayrım noktası oluşturmaktadır.
Belediyenin Özel Malları
Kamu idareleri ellerinde bulunan malların bazılarını kamu hizmetinde doğrudan doğruya kullanırken bazen de bu malların gelirlerini kamu hizmetinde fiilen kullanırlar. Bazı mallar ise ya dolaylı olarak kamu hizmeti ile ilişkili olarak kullanmakta yahut bu malların kamu hizmetleriyle hiç ilgileri bulunmamaktadır. Bu ayrımın temelinde idarenin özel malları kamuya özgülenmemiş mallar olarak karşımıza çıkarken bu mallardan elde edilen gelirler idarenin özel malları, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde doğrudan doğruya rol oynamayan, halkın yararlanmasına özgülenmemiş olan, ancak sağladıkları gelirlerle idarenin üstlendiği kamu hizmetlerini finanse etmek sureti ile dolaylı olarak kamu yararını sağlayan veya kamu hizmetleriyle hiç ilgisi bulunmayan mallar olarak karşımıza çıkmaktadır. İdarenin bir özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket ederek satın alma, bağışlama gibi özel hukuk hükümleri kapsamında gerçekleştirirken kamulaştırma işlemi gibi kamu gücünü kullandığı hukuki işlemler mevcuttur. Belediye mallarının ayrıştırılmasında kamusal mal ve özel hukuk mallarının ayrıştırılmasının sağlıklı yapılması son derece hayati bir önem taşımaktadır çünkü hacze kabil olmaktaki esas ayrım çizgisi buradan doğmaktadır. İdarenin, sahipsiz mallar dışında kalan mallarının, edinim sonrası, herkesin veya halkın bir kısmının yararlanmasına ya da bir kamu hizmetine tahsis edilmemesi durumunda, o malların, idarenin özel malı olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür.
Haczi Caiz Olan Belediye Malları
Belediyenin haczi mümkün olan mallarının ayrıştırması yapılırken doktrindeki temel görüş belediyelerin sahip oldukları özel malların haczedilebileceğidir. Belediyenin sahip olduğu özel mallar konusunda böylesine kategorik bir ayrım yapmak yerine Belediye Kanunu’nun 15. maddesi dokuzuncu fıkrasından hareketle sınırı çizilen haczi mümkün olmayan malları ayırmak bizi daha isabetli bir sonuca götürecektir. Bu ayrımda sınırı fiili kullanım belirleyecektir. Belediyelerin, kamu hizmetinde fiilen kullanılmayan mallarının haczi mümkündür. Örneğin, belediyelerin sahip olduğu bir binayı, herhangi bir kamu hizmeti ile ilgisi bulunmaksızın, bir özel kişiye kiralaması gibi, idarenin gelir elde etmeye yönelik faaliyetleri, bir kamu hizmeti özelliğine haiz değildir; çünkü bu faaliyetler ile idare, kamu yararını değil; kira geliri elde etmeye yönelik olan kendi özel yararını gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, söz konusu kiralama faaliyetinde kullanılan malın ve bu faaliyetten elde edilen gelirin haczi mümkün olacaktır. Belediyenin haczi mümkün olanları mallarını ayrıştırırken önemli bir kısım olan banka hesaplarındaki likit paralara nasıl uygulanacağı konusunda doktrinde farklı yorumlar mevcuttur. Belediye mallarına haczedilmezlik koruması sağlayan kanunun 15. maddesi bir istisna olduğu için dar yorumlanması gerekir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesinin dar yorumlanması neden ile, paranın niteliği gereği fiilen kamu hizmetinde kullanıldığından bahsedilemez. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 12.02.2015 Tarih, 2014/25512 Esas, 2015/3926 Karar sayılı kararında “Çünkü para harcandığı anda biteceğinden ve harcama anına kadar anlık kararla tahsis edildiği amacın dışına çıkılabileceğinden, paranın haczedilememesi için vergi, resim, harç niteliğinde olması zorunludur. Buna göre “fiilen kamu hizmetinde kullanılma” durumu para yönünden uygulanamaz. Aksinin kabulü hayatın olağan akısına aykırıdır gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olan ya da “fiilen kamu hizmetinde kullanılma” koşulları kabul edilmiştir. Para likit olduğundan, ne amaçla harcanacağının önceden bilinmesi mümkün değildir. Kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla harcanacağı kararlaştırılan paraların, her an idari bir kararla başka bir amaç için kullanılması her zaman mümkündür. İdari işlem ya da kararla hesabın kamu hizmetinin yürütülmesini sağlayacak bir amaç için tahsis edilmesi, hesaptaki paraların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı sonucunu doğurmaz” denilmek suretiyle paranın fiilen kullanıldığı durumun tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir husus ise belediyelerin banka hesaplarını belli bir amaç için açtıktan sonra bunu havuz hesaba dönüştürerek hesapta bulunan bütün parayı haczedilmezlik korumasına almak istemesidir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.09.2015 Tarih, 2015/13944 Esas, 201515921 Karar sayılı kararında “Haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin, iddiasını ispat imkânını kendisinin kaldırdığının kabulü zorunludur. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHM’nin AİHS’nin 6 § 1. ve Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Bu durumda, borçlu Belediye’ce haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir.” Dolayısıyla temelde Yargıtay bu hesapların havuz hesaba dönüştürülmesini zımnen haczedilmezlikten feragat sayarak hesapların haczinin mümkün olduğu kanaatindedir.
Sonuç
Kamu tüzel kişilerinin taraf oldukları sözleşmelerde sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle ilgili kamu tüzel kişisinin ifaya nasıl zorlanacağı tartışmalı bir konudur. Bu bağlamda kamu tüzel kişisinin sahip oldukları malvarlıklarından kamuya tahsis edilmiş olanlar ve bu mallardan elde edilen gelirler haczedilemez. Ancak kamu tüzel kişisinin özel malları haczedilebileceği gibi kamu tüzel kişisine ait banka hesaplarında yer alan ve özel kişilerden elde edilmiş paraların haczinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Sonuç olarak belediyelerin hesaplarında bulunan paralar havuz bir hesaptaysa bu haczedilmezlikten feragat anlamına gelir. Para niteliği gereği ancak harcandığında nereye kullanılacağı belli olabilecek bir şeydir; bu nedenle fiilen kamu hizmetinde kullanıldığından bahsedilemez.
Av. Mehmet Ali BAYLER
Stj. Av. Sultan Aslı EK
Kaynaklar:
- 5393 sayılı Belediye Kanunu
- Anayasa Mahkemesi 31.01.1997 Tarih, 1996/66 Esas, 1997/7 Karar sayılı kararı
- Danıştay 8. Dairesi 13.10.1980 Tarih, 1980/157 Esas, 1980/181 Karar sayılı kararı
- Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 12.02.2015 Tarih, 2014/25512 Esas, 2015/3926 Karar sayılı kararı
- Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.09.2015 Tarih, 2015/13944 Esas, 201515921 Karar sayılı kararı