SOSYAL MEDYA YASASI-II

SOSYAL MEDYA YASASI-II

 

        Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz üzere, ülkemizde kabul edilen sosyal medya yasası birçok konuda düzenlemeler içermekte ancak yapılan bu düzenlemelerde değinilmesi ve tartışılması gereken önemli hususlar bulunmaktadır. Bu yazımızda; yapılan değişikliklerin tartışmalı yönlerini ele alarak kişilerin hak ve özgürlükleri üzerindeki etkileri değerlendireceğiz.

 

  • İlk olarak değinmemiz gereken konu; sosyal ağ sağlayıcıları tanımının kapsamıdır. Sosyal medya yasasının getirilme amacına etkin bir şekilde ulaşabilmek için sosyal medya sağlayıcı tanımına haiz olan platformların hangi kriterlere sahip olması gerektiği açıkça belirtilmelidir. Yani hangi sosyal medya içeriklerinin kaldırma yaptırımıyla karşılaşacağının şeffaf ve karar vericilerin öznel kararlarına bırakılmayacak şekilde tanımlanması gerekmektedir. Bu kriterler belirtilmediği takdirde sosyal etkileşim amacıyla paylaşım yapılan herhangi bir web sitesi dahi bu kapsama gireceğinden bahse konu siteye ağır sorumluluklar yüklenecektir.  Dolayısıyla sosyal ağ sağlayıcı kavramı sosyal medya platformları ile sınırlandırıldığı takdirde sosyal medya yasası asıl amacına ulaşmış olacaktır.

 

  • Sosyal ağ sağlayıcılarından bahsetmişken temsilcilikler konusunda da bazı olumsuz düzenlemeler olduğunu unutmamalıyız. Temsilcilikler öncelikle, İnternet Kanunu’nun 9. maddesine dayalı olarak yapılan içeriğin kaldırılması ve erişimin engellenmesi taleplerini karşılamakla sorumludurlar. Erişimin engellenmesi kararları gerekçeli olarak verilmelidir. Ancak Sulh Ceza Hakimliklerinin bile verdiği erişim engelleme kararlarını gerekçeli olmadığı düşünüldüğünde, herhangi bir hukuk eğitimden geçmemiş olan -ki zaten böyle bir kıstas da belirlenmemiş- temsilcilerin yüzlerce talebe 48 saat içinde gerekçe yazabilmeleri tartışma konusudur.

 

  • Bir diğer önemli husus ise kullanıcı verilerinin Türkiye’de muhafaza altına alınması yükümlülüğüdür. Böyle bir yükümlülük kişilerin kendi gizliliğinden kuşku duymayacak şekilde düzenlenmelidir. Data lokalizasyonu denen sosyal medya platformlarının kullanıcılara ait verilerini bulundukları ülkelerde tutulması zorunluluğu, kullanıcıların mahremiyetlerini koruyacak şekilde şifreleme gibi bir yöntemle garanti altına alınmalıdır. Aksi takdirde en küçük bir muhalefet durumunda anonim olarak fikir beyan eden kullanıcılara “halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu (TCK m.216)” gibi bir suç atfedilebilir, savcılık talebiyle kişilerin her türlü verisine Türkiye’deki temsilcilik ve sunucular vasıtasıyla ulaşılabilir. Bu düzenleme, kişilik haklarına karşı bir ihlal gerçekleştiğinde veya suç işlendiğinde faillerin cezalandırılmasına yardımcı olacaktır. Fakat bununla beraber siyasi baskılar nedeniyle anonim olarak hesap kullanan kişilerin tespit edilmesine de olanak sağlanacaktır. Ne yazık ki bu durumda kişiler duygu ve düşüncelerini ifade etmekten çekinecek, Anayasa tarafından korunan ifade özgürlüğü olumsuz etkilenecek ve temel bir özgürlükte ihlal oluşacaktır.

 

  • Diğer yandan temsilci atama yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde internet bant genişliğinin büyük bir oranda daraltılması ölçülülük ilkesi bağdaşmamaktadır. Bu yükümlülük yerine getirilmediğinde öngörülen idari para cezaları ve reklam yasağının orantısız olmasının yanısıra, bant genişliğinin siteye erişilemeyecek şekilde daraltılması da bireylerin oldukça yaygın kullandığı platformlara erişimini engelleyecektir. Bu düzenleme bireylerin haber alma hakkını kısıtladığı gibi ifade özgürlüğünü de ihlal edecektir. Bu müdahalenin ölçüsüz olduğu gayet açıktır.

 

Nitekim temsilci atamamak kişilik haklarına yönelik bir suç oluşturmayıp sadece saldırı niteliğinde bir eylem yapıldığında oluşan sonuçların önlenememesi ihtimalini göstermektedir. Şunu belirtmemiz gerekir ki kişilik haklarına yönelen bir saldırıyı önlemek için buna sebep olan içeriğin ortadan kaldırılması yeterli bir çözüm olacaktır. Fakat eylemin meydana geldiği siteye tamamen erişilememesi, ölçüsüz olacak ve Türkiye’yi hukuk devletinin özelliklerinden uzaklaştıracaktır.

 

SONUÇ

         Anılan düzenlemenin yapılması için gerçek bir ihtiyaç vardır. Çünkü günlük hayatımızda kullandığımız sosyal medya platformları yurtdışı merkezli oldukları için bu platformlar üzerinden yapılan saldırılar ve işlenen suçlarda erişim engellenememekte ve eylemi gerçekleştiren kişiler de anonim ise kendilerine ulaşılamamaktadır. Ancak devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesini amaçlayan düzenleme, içeriğinde amacını aşan, ölçüsüz pek çok yükümlülük barındırmaktadır. Bahsettiğimiz değişiklikler ile maalesef ki bireylerin ifade özgürlüğü, haber alma hakkı gibi Anayasal hakları ihlal edilmiş olacaktır. Öyle ki bireylerin özgürce düşüncelerini ifade edebildiği tek platform sosyal medya olduğundan bu düzenleme ile artık sosyal medya aracılığıyla fikir beyan etmek zorlaşacaktır. Özellikle teknoloji çağında olduğumuz düşünüldüğünde böylesine bir mekanizma bireylerin halihazırda en önemli haklarını kullanabilmesinin önüne geçecek ve yasalaşan bu düzenlemeye dayanılarak haksızlıklar oluşabilecek, var olan düzenlemeler suistimale açık hale gelecektir.

 

Staj. Av. Sinem KORKMAZ

 

 

 

 

 

SOSYAL MEDYA YASASI (I)

Sosyal medyaya yönelik birtakım düzenlemeler getiren ve “Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi” olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 13/10/2022 tarihinde, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıştır. Bu yasa ile Türkiye’de yayın yapan ve haber üreten internet medyası, sosyal ağ şirketlerinin faaliyetlerinden sorumlu tutularak internet kullanıcılarının her türlü ihlalden, saldırıdan ve suistimalden korunması amaçlanmıştır.

Sosyal Medya Yasası’nın Kabul Edilen Maddeleri Nelerdir?

  • Basın İlan Kurumu Yasası’nın 45/A maddesi eklenerek, resmi reklam ve ilanların internet haber sitelerinde bazı kurallar dahilinde yayınlatılması ve internet haber sitelerinin bu şekilde desteklenmesi sağlandı.
  • Bu yasayla birlikte; bir haber sitesinin künyesi olmadan faaliyet gösteremeyeceği ve bir gazete için geçerli olan kuralların, haber üreten internet siteleri için de geçerli olacağı düzenlendi.
  • Sosyal medya platformlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından denetlenmesi şartı getirildi. BTK’ nin görevi ise iletişim trafiklerinin ne kadar olduğu, bu konuyla ilgili bilgileri Türkiye’de tutma zorunluluğu olarak belirlendi.
  • Sosyal ağlara Türkiye ofisi açma ve burada temsilci bulundurma zorunluluğu getirildi. Sosyal ağ sağlayıcı dediğimiz temsilci kavramı 5651 sayılı Yasa’ya göre “sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişileri” ifade etmektedir.Temsilci eğer gerçek kişi ise bu kişinin Türkiye’de ikamet etmesi ve ayrıca Türk vatandaşı olması gerekmekte. Böylelikle hukuki açıdan muhatap bulma sorununun önüne geçilmesi sağlanacaktır.

 

Ayrıca Türkiye’de günlük erişimin on milyondan fazla olması durumunda; yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından belirlenmiş gerçek veya tüzel kişi temsilci, sosyal ağ sağlayıcısının sorumlulukları saklı kalma koşuluyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumludur. Bu temsilci tüzel kişi ise doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir şube olması zorunludur.

  • Şartları taşıyan sosyal ağ sağlayıcılara, BTK tarafından bildirimde bulunularak temsilci ataması talep edilecektir. Bu yükümlülük yerine getirilmediği takdirde bazı yaptırımlar öngörülmüştür:
    1. Sosyal ağ sağlayıcı BTK’nın yapacağı bildirimin tebliğinden itibaren 30 gün içinde bu yükümlülüğü yerine getirmezse ilk olarak hakkında 10 Milyon Türk Lirası idari para cezası verilecektir.
    2. İdari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde bu yükümlülük yerine getirilmezse 30 Milyon Türk Lirası idari para cezası verilecektir.
  • İkinci verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde bu yükümlülük yerine getirilmezse BTK Başkanı tarafından Türkiye’de mukim gerçek ve tüzel kişi vergi mükelleflerinin sosyal ağ sağlayıcıya reklam vermesi yasaklanacaktır.
  1. Reklam yasağının kararının verildiği tarihten itibaren 3 ay içinde bu yükümlülük yerine getirilmezse BTK Başkanının yapacağı başvuru ile Sulh Ceza Hakimliği’nce verilecek kararla sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği yüzde 50 oranında daraltılacaktır.
  2. Verilen ilk bant genişliği daraltma kararının uygulanmasından itibaren 30 gün içinde bu yükümlülük yerine getirilmezse Sulh Ceza Hakimliği’nce verilecek kararla sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği yüzde 90’a varacak oranda daraltılabilecektir.

Bant genişliğinin daraltılmasından kasıt, bu sitelere erişimin önemli ölçüde sağlanamayacak olmasıdır. Ancak bu platformlar temsilci atadığında ise bu daraltma kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir. Aynı şekilde, idari para cezalarının yalnızca ¼’i tahsil edilecek ve reklam yasağı da kalkacaktır. Bu durumda başta bu bildirime uymayan bazı platformlara girilemediği, sonrasında ise bir anda bu platformlara erişilebildiği durumda temsilci atanmış olduğu sonucuna ulaşılabilir.

  • Öte yandan çocuklar hakkında, Çocukların zararlı içeriklerden uzak durması için “ayrıştırılmış hizmet” adı altında bir düzenleme getirilmiştir. Çocuk kullanıcıların internet veya sosyal medya ortamında ahlaki değerlere aykırı ve zararlı içeriklere maruz kalmamaları için ses, görüntü, yazı vb. içeriklerden korunmaları hedeflenmiştir. Aynı zamanda sadece çocukların değil gençlerin ve ailelerin de internette mevcut olan yasa dışı içerikler hakkında bilgilendirilmesi, güvenli kullanım hakkında bilgi verilmesi amaçlanarak Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne ek görevler verilmiştir.
  • Ayrıca hukuka aykırı içeriklerin yok edilmesi ve keyfi olarak ortadan kaldırılmasının önüne geçmek için tüm haber sitelerine, yayınladıkları içerikleri saklama yükümlülüğü getirildi.
  • 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 217’nci maddesinden sonra gelmek üzere “Madde 217/A- Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” eklendi. Bu maddeye göre: Yayılan haber gerçek değilse, ülkenin güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendiriyorsa, halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kastı varsa, kamu barışını bozmaya yönelikse, aleni (ilgisi olmayan kişilere ulaşabilecek) ise bu suçunoluşacağı belirtilmiştir.
  • Kişilik hakkının zedelenmesi şikayetiyle mahkemeye başvuru yaparak içeriğin kaldırılması talebinde bulunan ve talebi kabul edilen kişiler, diğer siteler için de başvuru yaptığında ilk talep sonucu verilen kararın bu adresler için de uygulanması öngörüldü. Ayrıca kişilik hakkının ihlali ve özel hayatın gizliliğiyle ilgili taleplerin, temsilcilikler tarafından 48 saat içinde yanıtlanması da bir diğer düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Türk Ceza Yasa’sında yer alan “çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarına” konu olan internet içeriklerini oluşturan ve yayan faillere ulaşmak için gerekli bilgiler soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise yargılamanın yapıldığı mahkeme tarafından talep edilmesi halinde sosyal ağ sağlayıcısının Türkiye’deki temsilcisi tarafından adli mercilere verilmesi veverilen bu bilgilerin 2 yıl süre ile muhafaza edilmesine karar verildi.

 

Bilgilerin talep eden Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemeye verilmemesi durumunda, ilgili Cumhuriyet savcısı, yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranında daraltılması talebinde bulunarak Ankara Sulh Ceza Hâkimliğine başvurulabilecektir. İnternet trafiği bant genişliğinin daraltılması kararı verilirse, bu karar erişim sağlayıcılara bildirilmek üzere Kuruma gönderilecektir. Kararın gereğinin, bildirimden itibaren derhâl ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Sosyal ağ sağlayıcının, bu fıkra kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi hâlinde yaptırımlar kaldırılır ve Kuruma bildirilir.

 

SONUÇ

Dezenformasyonla mücadele düzenlemesinin yapılması hukuk alemi için gerçek bir ihtiyaç olmasına rağmen bazı düzenlemelerde hukuki yararın dışına çıkılarak, kişilerin birtakım hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığınısöylemek yanlış olmayacaktır. Şöyle ki; sosyal ağ sağlayıcılarına, kullanıcıların verilerini Türkiye’de muhafaza etme yükümlülüğü verilmesi bazı sosyal medya mecralarında anonim olarak fikir beyan etme hakkının kısıtlanması anlamına gelebilir. Bu durum ifade özgürlüğünün etkin bir şekilde kullanılmasının önüne geçebilir. Aynı zamanda sitelerin bant genişliğinin daraltılarak erişilemez hale gelmesi bireylerin ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının yanı sıra haber alma hakkının da kullanılmasını engelleyecektir. Temsilci atanmaması kişilik hakkına yönelik bir saldırı olmadığı gibi sırf atama yapılmadığı gerekçesiyle haber alma hakkının kısıtlanması ne kadar doğru bir karar olabilir bu ve yapılan birçok düzenlemenin ölçülülüğü tartışılması gereken bir husustur.

Bir sonraki yazımızda yasadaki bahsi geçen tartışmalı konuları inceleyeceğiz.

 

Staj. Av. Sinem KORKMAZ