Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRISINDA İDARENİN SORUMLULUĞU

Ana sayfa SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRISINDA İDARENİN SORUMLULUĞU

Sahipsiz hayvanların saldırılarında idarenin sorumluğu meselesi son zamanlarda sık şekilde tartışılmaktadır. Sahipsiz hayvanların sorumluğuna geçmeden önce sahipli hayvanların sorumluğunu incelemek gerekir. Sahipli hayvanların sorumluluğu mevzuatımızda kusursuz sorumluluk olarak düzenlenmiştir. Sahipli bir hayvanın, 3. Kişilerin hayatına, sağlığına veya mal varlığına yönelik verdiği zararlardan dolayı hayvan sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Bu makalede sahipli hayvanların verdiği zararlardan oluşan sorumluluğa değinildikten sonra sahipsiz hayvanların verdiği zararlardan dolayı idarenin sorumluluğu incelenecektir.

Sahipli Hayvanlar Açısından Sorumluluk;

 Bu konuda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 67 ve 68 de;

“Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu

  1. Giderim Yükümlülüğü

MADDE 67- Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.

Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz.

  1. Alıkoyma Hakkı

MADDE 68- Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir.

Şeklinde düzenleme yapılmış ve kişilerin can ve mal güvenliğine yönelik bir zarar oluştuğu takdirde bunun hukuki açıdan karşılanması için şartlar açıklanmıştır.”

Yine aynı şekilde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 177. maddesinde;

“(1)Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. “

İlgili maddenin gerekçesinde ise;

“Madde ile kişinin gözetimi altında bulunan bir hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi suç sayılmıştır. Fiil somut tehlike suçu niteliğindedir. Suçun oluşması için bir zarar doğması aranmaz. Suç, kişinin gözetimi altında bulunan hayvanın başkalarını hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması ile ya da bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi ile tamamlanır. Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişinin, bu fiillerinden dolayı bir zarar meydana gelirse; fiilin sebebiyet verdiği netice açısından kast veya taksirine göre cezalandırılacaktır.” Şeklinde düzenleme yapılmıştır.

 Hayvanın tehlike yaratacak şekilde serbest bırakılması suçu, somut tehlike suçlarındandır. Somut tehlike suçlarının varlığından söz edebilmek için fiilin, suçun kanuni tanımında belirtilen konu bakımından gerçek bir zarar tehlikesi (somut tehlike) yaratmış olması gereklidir. Burada fail, gerçekleştirdiği davranış dolayısıyla suçun konusunu maddi olarak bir ihlal tehdidiyle karşı karşıya bırakmış olmaktadır. Somut tehlike suçları hem toplumun genelinin hukuki menfaatlerine hem de bireysel hukuki menfaatlere karşı söz konusu olabilmektedir. Somut tehlike suçlarında, zarar suçlarının aksine suçun neticesinin gerçekleşmesi, gerçek bir zararın meydana gelmesini değil bilakis suçun kanuni tanımında belirtilen netice olarak tehlikeyi gerekçelendirmektedir. Bundan dolayı “tehlikeye neden olma” gerçek bir suç unsurudur.

Ayrıca belirtmeliyiz ki TCK madde 177 kapsamında düzenlenen tehlike suçu olan hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Bu nedenle Ceza muhakemesi hukukuna göre bu suçun re’sen soruşturulması gerekmektedir.

Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, kişilerin gözetim ve sorumluluğu altında bulunan hayvanın, 3. Kişilerin hayatı ve sağlığı bakımından tehlike oluşturacak veya malını zarara uğratacak şekilde serbest bırakan veya ihmali davranışlarıyla gerekli dikkat ve özeni göstermeyenler TCK madde 177 kapsamında cezalandırılacaktır. Bununla birlikte Borçlar kanunu kapsamında uğranılan maddi ve manevi zararı da tazmin etmek zorunda kalacaktır.

Fakat mevcut sistemde sahipsiz veya sokak hayvanı olarak da bilinen hayvanların verdiği zararların tazmini açısından sahipli hayvanlar kadar açık ve net bir sorumluluk çerçevesi bulunmamaktadır. Sahipli hayvanlar açısından suçun somutlaşması sonucunda, oluşan maddi ve manevi zararların tazmini için tazminat davası açılabilirken, sahipsiz hayvanlardan kaynaklı zararlar açısından bu yapılamamakta veya çok uzun sürmektedir. Dolaysıyla sahipsiz hayvanlar tarafından saldırıya uğranması halinde sorumluluğun kimde olacağı meselesi oldukça önemlidir.

Sahipsiz Hayvanlar Açısından Sorumluluk;

 Türkiye’de her yıl yüz binlerce insan hayvan saldırısına maruz kalmaktadır. Bu hayvan saldırılarının büyük çoğunluğu köpek ısırması kaynaklı olup kişiler yaşadıkları acı ve elemin yanında kuduz hastalığı riskine maruz kalmakta ve kuduz tedavisi almaktadır.

Danıştay’ın istikrarlı bir şekilde vermiş olduğu kararlarda sahipsiz hayvanların gerçekleştirdiği saldırılarda sorumluluğun kime ait olduğu noktasında, zarara uğrayanın lehine yerleşmiş diyebileceğimiz kararları vardır. Genel itibariyle bu kararlarda, sorumluluğun, saldırının gerçekleştiği Belediye’ye ait olduğu ve Belediye’nin bu zararı tazmin yükümlülüğünün bulunduğu hükme bağlanmaktadır. (Şen A. Sokak Hayvanlarının Saldırısında Yaralananlar, Kime Dava Açabilir?, 2019, Kasım)

Görüleceği üzere sahipsiz hayvanlardan kaynaklı oluşan zararlar açısından belediyenin üzerine düşen özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır. Bu bağlamda 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda ve bu kanuna bağlı olarak çıkartılan 26166 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde, sahipsiz hayvanların bakımı ve gözetiminden yerel yönetimler olan belediyeler sorumlu tutulmuştur. Ayrıca ilgili mevzuatlarda bu durum;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. Maddesine göre ;

“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. Maddesinin 1. Fıkrasının m bendine göre;

“Büyükşehir Belediyesi; hayvan barınaklarını yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmekle görevli ve yetkilidir.”

5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nun 6. Maddesinin 4. Fıkrasına göre;

“Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya yerel yönetimlerce izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”

12.05.2006 tarih ve 26166 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliğinin 7. Maddesine göre;

“a.)Belediyeler, sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması, kısırlaştırılması, aşılanması, gerekli tıbbi bakımlarının yapılması ve işaretlenmesi, alındığı ortama geri bırakılması, sahiplendirilenlerin kayıt altına alınmasıyla ilgili tedbirleri alır.

 ç.) Belediyeler, bölge ve mahallerindeki, özellikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, alındığı ortama geri bırakılması ve sahiplendirilmelerinin yapılması için hayvan geçici bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetlerde yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile belediye veteriner hekimlerinin koordinasyonunun sağlanması hususunda tedbirleri alır.”

Bu noktada irdelenmesi gereken husus idarenin sorumluluğudur. Türk Hukuk sistemimizde idarenin sorumluluğu genel hatlarıyla Anayasamız’ da düzenlenmiştir.

Anayasasının 40. maddesi;

“Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” hükmüyle ve

Anayasasının 125. maddesi;

 “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükümleriyle;

 İdarenin mali sorumluluğunun varlığını bireyler nezdinde güvence altına almıştır. Nitekim idarenin bireylere verdiği zararlardan doğan maddi sorumluluğu anayasal bir kural olarak da karşımıza çıkar. İdare

Kamu hizmetini yürütürken verdiği zararlardan sorumlu olacaktır. Anayasanın ilgili hükümlerinden de görüldüğü üzere ilgililerin idarenin eylem ve işlemlerinden zarar görmeleri halinde, idarenin tazminat yükümlülüğü doğacaktır. Türk idare hukukunda da idarenin sorumluluğu idarenin kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluğu olarak sınıflandırılmaktadır.

Danıştay 15. Dairesi, 2013/5356 Esas, 2016/3705 Karar ve 23.5.2016 Tarihli kararında idarenin hukuki sorumluluğunu şöyle tanımlamıştır:

İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler sebebiyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.”

Kusurlu sorumlulukta idarenin kusuru bir şart iken, kusursuz sorumlulukta idarenin kusuru aranmayacaktır. Kusursuz sorumluluk esasına dayanan sosyal risk ilkesine göre ise idarenin eylem ya da işlem niteliğindeki fiili ile zarar arasında “illiyet bağı” aranmaz. (Akyılmaz, 2005:183-184).

Kamu hizmetinin sunulması esnasında; hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi, kötü işlemesi hallerinde bireyler nezdinde gerçekleşen zararların, idarenin kusura dayanan sorumluluğu sebebiyle, devlet eliyle tazmini gerekir. Hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi, kötü işlemesi gibi durumlar; idarenin hizmet kusuru olarak adlandırılır. (Özay, 2002:734-735;Gözübüyük, Tan, 2016:751)

Bu durumda idarenin zarardan sorumluluğu, kusura dayanan sorumluluktur. (İdarenin Sorumluluğu Ve Danıştay Kararlarındaki Görünümüne Genel Bakış -Aysema Pelin ŞAŞMAZ)

Danıştay İDDGK, 2012/1657 Esas , 2014/3421 Karar ve 03.11.2014 Tarihli kararında bu husus;

“İdare, yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerini yerine getirirken, gerekli teşkilatı kurmak, bu teşkilatın ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarını hizmete hazır tutmak, hizmetin ifası sırasında hizmetin zamanında ve gereği gibi işlemesine devamlı olarak nezaret etmek ve hizmetin işleyişini kontrol etmekle sorumludur. Gerek hizmetin ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarının temin ve ifasındaki kusur, gerekse temin edilen bu araçlarla ifa olunan hizmetin geç işlemesi, gereği gibi veya hiç işlememesi; idareye, zarar gören kimselerin bu sebeplerle doğan zararlarını tazmin sorumluluğunu yükler.”

Hizmet kusurundan bahsedilebilmesi için, ortaya çıkan zarara idarenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi, hukuka aykırı tesis ettiği bir eylem ya da işlemin sebep olması gerekir. Belediyeler idari kurumlar olup kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik, aksaklık ve düzensizliklerden dolayı hizmet kusuru bulunur. Bu durumda hizmet kusurundan kaynaklanan zararlardan dolayı belediyelerin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla sahipsiz bir hayvanın saldırısına uğrayan mağdur kişi idari hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi ya da kötü işlemesi şeklindeki hizmet kusuru hallerine dayanarak, idari hizmette yetersizlik, eksiklik ve düzensizlik bulunduğu gerekçesiyle, idarenin hizmet kusurunun bulunduğunu iddia ve ispat ederek idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir.

Kişiler sahipsiz bir hayvan tarafından zarar görmesi halinde, idarenin kusur sorumluluğuna giderek, idareye karşı tam yargı davası açabilecektir. Dava açılırken zarar gören kişi, kanunda yazılı olan bu zamanaşımı sürelerine uymalıdır. Aksi halde dava, zamanaşımından ötürü reddedilecektir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunu madde 13/1’e göre;

İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.”

Zarar gören kişi ilgili davayı, zararın oluştuğu belediye sınırları içerisindeki varsa ilçe yerel yönetimiyle birlikte yine varsa büyükşehir belediyesine karşı birlikte açması gerekmektedir. Ancak bu konuda, son yıllarda farklı Danıştay kararları da çıkmaktadır.

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere sahipsiz hayvanların vermiş olduğu zararlar konusunda Danıştay’ın vermiş olduğu istikrarlı kararlar vardır. Bu hususta verilen içtihat kararları şu şekildedir;

 Bu konuda Danıştay 8. Dairesi, 2010/3241 Esas, 2010/3782 ve 25.06.2010 Tarihli Kararında;

 … İli, … Fen Lisesi öğrencisi olan davacıların çocuğu …’in sokak köpeklerinin saldırısına uğraması sonucu yaralanması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 8.000,00 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada; kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik, aksaklık ve düzensizliğin hizmet kusuru oluşturduğu ve dolayısıyla sokak köpeklerinin saldırması sonucu meydana gelen ve devlet tarafından karşılanmayan 19.10.2009 tarihli fatura bedeli olan 185,00 TL maddi zararın karşılanması gerektiği, öte yandan duyulan elem ve ızdırabın kısmen giderilmesine dönük olarak 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece ödenmesi gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin 185,00 TL’lik kısmı ile 2.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, maddi tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının reddine karar veren … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; buna ilişkin ihale sürecinin uzun sürdüğü, herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü :

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına 25.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Danıştay 15. Dairesi, 2014/426 Esas, 2017/520 Karar ve 26.01.2017 Tarihli kararında;

Seyir halinde iken sürücünün yola çıkan köpeğe çarpmamak için manevra yapması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine bariyerlere çarparak yaşamını yitirmesi üzerine ölen kişinin mirasçıları tarafından kazanın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ve zararın tazmin edilmesi için Danıştay’a götürülen dava sonucunda, Danıştay belediyenin hizmet kusuru bulunduğuna ve 47.767,90 TL maddi tazminat, 15.000 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödemesine karar vermiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi Kararı – Konya BİM, 4. İDD, E. 2019/846 K. 2020/596 T. 2.7.2020

“Dosyanın incelenmesinden; davacının 12.06.2016 tarihinde Antalya İli, Döşemealtı İlçesi, A2 Mah. eve dönerlerken, önce eşi ve 9 yaşındaki çocuğunun sahipsiz ve başıboş köpeğin saldırısına uğrayarak yaralandıkları, eşi ve çocuğunu köpekten kurtarmaya çalışırken kendisinin de aynı köpeğin saldırması sonucunda elinden yaralandığı ve elinde işlev kaybının meydana geldiği, köpek saldırısı sonucu yaralanarak maddi ve manevi yönden zarara uğramasında, ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyen, kent içinde ve yaşam alanlarında sahipsiz, başıboş ve güçten düşmüş hayvanları toplayarak, barınaklarda muhafaza etmeyen ve gerekli tedbirleri almayan davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle, tazmin istemiyle 28.07.2016 tarihinde yaptığı başvurunun 15.08.2016 tarih ve 260 sayılı işlemle reddi üzerine, (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) maddi kayıplardan dolayı uğradığı zararlara karşılık 1.000,00 TL maddi ve psikolojik sorunlara yol açması, üzüntü ve elem duyması nedeniyle uğradığı zararlara karşılık ise 30.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 31.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dairemizin 01/11/2019 tarihli ara kararı ile dava konusu olay sebebiyle davacının maruz kaldığı geçici iş gücü kaybından dolayı ödenmesi gerekirken maddi tazminat miktarının hesaplanması için bir aktüerya uzmanı üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması kararı üzerine dosya bilirkişiyi teslim edilmiştir. Dava konusu olayda; davalı idare tarafından ısırma konusu olay öncesinde ilgili köpekle ilgili herhangi bir şikayet bulunmadığı bu nedenle sorumlulukları olmadığı iddia edilmekte ise de; 5393 sayılı Belediye kanununun ” Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14. maddesinin son bendlerinde belediyelerin sorumluluk alanlarının belediye sınırları olduğu vurgulanmış olup çevre ve çevre sağlığından, sokakların düzenlenmesi ve güvenliğinden sorumlu bulunan davalı idarenin bu hizmetini eksik olarak yerine getirmesi nedeniyle davacının zarara uğradığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle hem kendi yaşadığı travma hem de çocuğu ve eşinin de saldırıya maruz kalması sebebiyle yaşamış olduğu korku panik ve endişeden dolayı çektiği manevi sıkıntılar tartışmasız bulunan davacıya daha yüksek miktarda manevi tazminat ödenmesi gerektiği kanaatine varılmış olup, bilirkişi raporunun davacı tarafa tebliğine karşın anılan tarafça maddi tazminat miktarının ıslahının talep edilmemesi nedeniyle taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL maddi ve takdiren 12.000,00-TL manevi zararın, davalı idare tarafından bavşuru tarihi olan 28.07.2016 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesi gerektiği, manevi tazminatın fazlaya ilişkin 18.000,00-TL’lik kısmı açısından ise davanın reddi gerekmektedir

Danıştay 8. Dairesi, 2012/6599 Esas, 2018/6994 Karar ve 15.11.2018 Tarihli kararında;

“Öte yandan; manevi tazminata hükmedilebilmesi için idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi sonucu ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da ilgilinin şeref ve onurunun zedelenmesi veya kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi gerekmekte olup; doktrinde de kabul edildiği üzere, manevi tazminat ilgilinin mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olayın gelişimi ve sonucu, ilgilinin durumu itibarıyla uğradığı manevi zarara karşılık takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığım ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır.

Mahkemece, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikte, sahipsiz hayvanların gerekli bakım ve kontrolleri yapıldıktan sonra alındıkları ortama bırakılmaları ve kendi doğal ortamlarında yaşamalarının sağlanmasının öngörüldüğü, bunun dışında belediyelerin bu hayvanları ayrılmış bir ortamda toplayacaklarına ve başıboş dolaşmalarım engellemeleri gerektiğine dair mutlak bağlayıcı bir düzenleme bulunmadığı belirtilmiş ise de; yerleşim merkezlerinde veya bu merkezlerin yakınında toplu halde yaşayan sokak köpeklerinin yaşadıkları alanın doğal bir ortam sayılamayacağı, evsel atıkla beslendikleri ve her zaman yiyecek bulamama ihtimallerinin bulunduğu hususları da dikkate alındığında, kamu hizmetinin devamlılığı esası gereğince belediyelerin görevinin, sokak köpeklerinin gerekli bakım ve kontrollerini yaptıktan sonra alındıkları ortama bırakılmaları ile sona ermeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Olayda; söz konusu yerde daha önce de benzer olayların yaşanmasına karşın gerek taşınmaz maliki ve idarecisi olan üniversite yönetimi tarafından yerel yönetimlere durumla ilgili bilgilendirme yapılmadığı ve önlem alınmadığı, gerekse Belediye Yasaları ile 5199 sayılı Yasa uyarınca beldedeki insan ve çevre sağlığı açısından artık tehdit mahiyetinde bulunan saldırgan sokak hayvanlarını toplayıp rehabilite etme konusunda Valilik, büyükşehir ve ilçe belediyesinin görevlerini gereği gibi yapmadığı ve kusur sorumluluğunun bulunduğu açıktır.

Bu itibarla; İdare Mahkemesince, olayda sorumluluğu bulunan Ankara Valiliği, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü ve Çankaya Belediye Başkanlığı da hasım konumuna alınarak dosya tekemmül ettirildikten sonra, davacının maddi zararı somut bilgi ve belgelerle ortaya konularak ve manevi zarara ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda yer verilen gerekçelerle davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

Danıştay 8. Dairesi, 2020/7528 Esas, 2021/1532 Karar ve 12.03.2021 Tarihli kararında;

“İdarenin hizmet kusuru nedeniyle başıboş köpeklerin saldırması sonucunda davacının yaralandığı ve tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, sokak köpeklerinin saldırısı sonucu yaşadığı travmanın etkisinin, yaşadığı acı, elem ve üzüntünün kısmen de olsa hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 3 bin lira manevi tazminatın, davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; sahipsiz hayvanların, başta köpekler olmak üzere, korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanlarının eğitilmesi ve sahiplendirilmeleri, hayvan bakımevlerinin kurulması vb. birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğu anlaşılmaktadır.

Kamu idareleri yapmakla yükümlü bulundukları hizmetleri gereği gibi ifa etmekte beraber bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekil önlemleri almakla da yükümlüdür. İdarece bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi suretiyle hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da gereği gibi işlememesi sonucunda bir zarara sebebiyet verilmiş olmasının, idareye hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen maddi veya manevi zararları tazmin sorumluluğu yükleyeceği idare hukukunun yerleşmiş ilkelerindendir.

Olayda; ilgi mevzuat gereği sahipsiz hayvanların kontrolünü takip etmek, sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunların tespiti ve bu sorunların çözümlerini karara bağlama konusunda görevli ve yetkili olduğu görülen Konya Valiliğinin ve sahipsiz hayvanlara barınak yapmak/yaptırmak, işietmek/işlettirmek görev ve sorumluluğu olan Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da hasım mevkiine alınması gerekmektedir.

Bu durumda; davalı Karatay Belediye Başkanlığı yanında, olayın özelliğine göre müteselsilen sorumluluğu bulunan Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da hasım konumuna eklenmesi gerekirken sadece Karatay Belediye Başkanlığı husumetiyle karar verilmesinin yürürlükteki mevzuata aykırı bir sonucu ifade ettiği anlaşılmakta olup, kanun yararına bozma isteminin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.”

SONUÇ

Danıştay, vermiş olduğu kararlarda, sokak köpekleri tarafından bir vatandaşın ısırılmasında, ilçe belediyesinin yanı sıra büyükşehir belediyesi ile valiliğin de sorumlu olduğuna hükmetmiştir. İlçe Belediye Başkanlığı yanında, olayın özelliğine göre müteselsilen sorumluluğu bulunan İl Valiliği ve İl Büyükşehir Belediye Başkanlığının da sorumluluğu söz konusu olabilir.

Av. Erdem ARIKAN

 

 

-(İdarenin Sorumluluğu Ve Danıştay Kararlarındaki Görünümüne Genel Bakış -Aysema Pelin ŞAŞMAZ)

-(Şen A. Sokak Hayvanlarının Saldırısında Yaralananlar, Kime Dava Açabilir? (2019, Kasım))

-Sahipsiz hayvan saldırılarında sorumluluk – Av. Asil ÖZKAN & Stj. Av. Serkan TAĞAL

-Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması – Av. Tolga Keskin