Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

KARAYOLLARI ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASININ GENEL ŞARTANME İLE DÜZENLENMESİNE İZİN VEREN HÜKÜM ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLDİ

Ana sayfa KARAYOLLARI ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASININ GENEL ŞARTANME İLE DÜZENLENMESİNE İZİN VEREN HÜKÜM ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLDİ

Günümüzde hemen hemen her ailenin bir motorlu araca sahip olduğu varsayıldığında oluşan trafik sorunu ve bu kapsamda meydana gelen kazalardan dolayı uğranılan zararların nasıl karşılanacağı büyük bir mesele haline gelmiştir.

            İlk zamanlarda bu kazalardan dolayı meydana gelen zararların tazmini için haksız fiil hükümleri uygulanmıştır. Ancak işletilme halinde olan araçların işletilmeleri bizatihi tehlike oluşturduğundan haksız fiil hükümleri adaletli sonuç vermemiştir. Bu nedenle Tehlike Sorumluluğu müessesesi düzenlenmiştir.

            Hukukumuzda Tehlike Sorumluluğu Türk Borçlar Kanununda genel olarak düzenlenmiştir. Ancak bu kanundaki düzenleme genel kuralları belirlemiş olup çeşitli tehlike sorumlulukları özel kanunlarda düzenlenmiştir. Tehlike sorumluluğuna dair özel kanunlarda düzenlenmeyen hususlarda Borçlar Kanununun bu genel hükümleri uygulanır.

            Bu kapsamda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda tehlike sorumluluğuna dair özel düzenlemeler getirilmiştir. Karayolu üzerinde işletme halinde olan araçların bizatihi tehlike oluşturduğu ve bunun giderilmesi için özel hükümler ihdas ettiği görülmektedir. Buna göre her aracın en az bir işleteninin bulunduğu varsayılmıştır.

            KTK 3. maddesinde işleten düzenlenmiş olup buna göre ;

            İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.

            Aynı yasanın 85. maddesinde İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş olup buna göre ;

            Madde 85 –  Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

            Buradaki düzenleme objektif sorumluluk mahiyetinde olup zarar görenin, işleten veya sorumlu olduğu kimselerin kusurunu ispatlama yükümlülüğü yoktur. Ancak 86. maddede işletene sorumluluktan kurtulabileceği hususları ispat imkanı tanınmıştır. Buna göre;

            Madde 86- İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.

            KTK işletenin bu sorumluluğunun bir nevi güvence altına alınması için uygulamada Trafik Sigortası olarak ifade edilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yapma zorunluluğu getirmiştir. Buna göre;

            Madde 91 –  İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.

            Bu sigorta yaptırılmadan bir aracın trafiğe çıkması yasaktır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının amacı, trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilebilmesi olduğu gibi, zarardan sorumlu olan motorlu araç işleteninin kaza riskine karşı ekonomik bakımdan korunmasıdır.

            ZMSS kapsamında sigorta şirketi 3. şahısların bedensel zararları (geçici iş görmezlik ve sürekli iş görmezlik zararları), destekten yoksun kalmadan doğan zararları ile mallarının uğradığı zararları sigorta poliçe limiti kadarki kısmını karşılar. Daha doğrusu bu koşullarda işleten ile müştereken sorumludur.

            Uygulamada ZMSS kapsamındaki tazminat hesaplamalarının ne şekilde yapılacağına dair çıkan ihtilafları gidermek üzere Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinde yapılan düzenleme ile “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” İfadesine yer verildi. Ancak yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince E:2019/40, K:2020/40 ve T:17/7/2020 kararında “ve genel şartlarda” ibaresi şu gerekçe ile iptal edildi.

            Kararda, itiraz konusu kurallarda sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre bırakılmıştır. Taraflardan birisi aleyhine ölçüsüzlük yapılabilecek şekilde yürütmeye takdir yetkisi tanınması; üçüncü kişinin yaşam hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile mülkiyet hakkı yönünden olduğu kadar işletenin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkı yönünden de pozitif yükümlülüklerle bağdaşmayacağı vurgulanmıştır.  

 

İşletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. İşletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmesi işletenin tazminat borcunun kapsamı ile sigorta şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamını farklılaşacaktır. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edeceği açıktır.

Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebileceği dile getirilmiştir.

            Bu iptal kararından sonra kanun koyucu 90. maddede tazminat hesaplama usulünü bizzat kanun maddesi ile düzenledi, ancak yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince bu düzenlemeler de iptal edildi.

            Anayasa Mahkemesi 14.2.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan E:2021/82, K:2022/167 ve 29.12.2022 tarihli kararının gerekçesinde özetle:

             56.Motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin değer kaybı, destekten yoksun kalma ve/veya sürekli sakatlık zararına uğraması hâlinde işletenin ve kazadan dolayı olası sorumlu diğer kişilerin tazminat borçlarının kapsamı 6098 sayılı Kanun’a göre belirlenmektedir. Uğranılan zararın gerçek tutarının ne olduğu anılan Kanun kapsamında açılan davalara ilişkin yargı kararlarıyla şekillenmiştir. İşletenin tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sözleşme yapılmış olan sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamı ise dava konusu kurallara göre belirlenmektedir. Başka bir ifadeyle haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından doğan söz konusu zararların tazmininden dolayı sorumlu olan kişilerin tazminat sorumluluklarının hesaplanması farklı kurallara tabi kılınmaktadır. Bu da zarar görenin gerçek zararının karşılanamaması riskini ortaya çıkarmaktadır.

             Bu çerçevede işleten ve olası diğer sorumluların 6098 sayılı Kanun’a göre hesaplanan tazminat borçlarının kapsamı ile sigorta şirketinin dava konusu kurallara göre hesaplanan tazminat borcunun kapsamı farklılaşabilecektir.

             Yapılan bu yasal düzenlemelerin iptali nedeniyle uygulamada tazminat hesaplama usulünün neye göre yapılacağı tartışma konusu olmuştur. Buna ilişkin yorumları bir sonraki makalemizde değineceğiz.

Av. Mehmet Salih YILDIRIM