Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

Belirsiz Alacak Davalarında Haksız Azil ve Vekalet Ücreti Tartışmaları

Ana sayfa Belirsiz Alacak Davalarında Haksız Azil ve Vekalet Ücreti Tartışmaları

İlk olarak avukatlık sözleşmesinin tanımı ve hukuki niteliği devamında ise avukatlık sözleşmesinin tek taraflı olarak sona erdirilme hallerinden olan azil hali ve belirsiz alacak şeklinde açılmış olan davada avukatlık ücreti ile ilgili yaşanan hukuki sorunlar ele alınacaktır.

1-Avukatlık Sözleşmesi- Azil

Avukatlık sözleşmesi, vekalet sözleşmesinin özel bir görünümüdür. Karşılıklı güven ilişkisine dayanır. Avukatın istifa, müvekkilin ise azil hakkı bulunur. Tarafların tek taraflı olarak iradelerini açıklamaları halinde taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona erer. Azil ve istifa vekâlet ilişkisini ileriye etkili olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran işlemlerdir. Tek taraflı olarak sona erdirme hali olan azil herhangi bir şekle tabi olmayıp sözlü veya yazılı yapılabilmektedir. Hatta azil zımni olarak da yapılabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 81. maddesi azlin şeklini düzenler. Hükme göre “Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur.”Ancak belirtilen şekil, geçerlilik şekli değil ispat şeklidir. Taraflara verilmiş olan azil ve istifa haklarından taraflar feragat edemezler. Azlin haklı olup olmamasına göre avukatın, avukatlık ücretine hak kazanıp kazanamayacağı belirlenir. Avukatın istifa sonucunda haklı olması veya müvekkilin azil konusunda haksız olması hallerinde avukat ücrete hak kazanır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/3064 E. , 2020/4477 K.[1]“Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında da haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. O halde mahkemece, öncelikle davalının bildirdiği tüm azil sebepleri üzerinde durularak davacı avukatların haklı ya da haksız azledilip azledilmediği tartışılıp belirlenip, azlin haklı olduğu kabul edilirse, azil tarihine kadar olan ve tamamlanmış işler bakımından hükmedilen miktarlar üzerinden, azlin haksız olduğu kabul edilirse de %15 üzerinden akdi vekalet ücretinin hesabı yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu yön gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”Yargıtay kararından da görüleceği yeterli araştırma yapılmadan azlin haklı veya haksız olduğu kanaatine varmak hatalı olacaktır. Haksız azil, avukatın kusur veya ihmaline dayanmayan tamamen iş sahibinin takdirinde olan iş sahibinin tamamen keyfi nedenleri ile yaptığı azildir. Haksız azil halinde ortada haklı bir neden olmadan bizzat kendi başına veya başka bir avukat aracılığı ile sorun halledilmeye çalışılmaktadır. Azil halinde vekil eden herhangi bir neden bildirmek zorunda değildir.  Ancak Yargıtay’ın görüşüne göre bu durum haksız azil sayılır. Yapılan azlin haklı veya haksız olmasındaki ispat yükü iş sahibindedir. İspat yükü avukata yükletilemez. Azlin haklı olup olmadığı konusunda tanık dinletilebilir. Azlin haklı sebebe dayanmaması veya haklı sebeple istifa durumunda avukatın ücret durumu 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 174. Maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.”Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere haklılık durumunun, başta ücret olmak üzere avukatın sahip olduğu hakların belirlenmesinde de önemli rolü vardır. Karine olarak avukatın haksız azlinin söz konusu olduğu durumlarda avukat tam olarak ücrete hak kazanır. İş sahibi, avukatın borca aykırılığı nedeni ile avukatı azlettiğini ispatlaması durumunda kanundaki karine çürütülür. Ancak avukatın yapmış olduğu her türlü borca aykırılık için bu geçerli değildir. Borca aykırılığın sözleşmeyi çekilmez hale getirmiş olması gerekir.[2] (Kocabaş, 2009) İstifa ve azil hallerinde haklı nedenin olup olmadığına bakılarak avukatın ücrete hak kazanıp kazanamayacağı açığa kavuşturulur. Avukatın haksız çıkması halinde ücret alınmışsa iade edilir. Haklı nedenler, kanunda açıkça sayılmamıştır. Hakim tarafından somut olaya bakılarak karar verilir. Güven ilişkisinin bozulduğu kanaatine varılırsa azil haklı nedene dayandırılmış sayılır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/986 E. ,2023/2771 K.[3]“Avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.”Taraflar arasında birtakım ihtilafların bulunması haklı azil sayılmaz, güven ilişkisinin zedelenip zedelenmediğine bakılması gerekir. Avukatlık ücretini hak kazanma bakımından davanın hangi aşamasında azlin gerçekleşmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Vekil, henüz işe başlamamış olsa dahi ücretini talep etme hakkı vardır. Avukat adına henüz vekâlet çıkarılmamış olması halinde bile haksız azil söz konusu ise avukat ücrete tam olarak hak kazanır. Haksız azil halinde avukatın hak kazanacağı ücrete Avukatlık Kanunu madde 164/5’e dayanan yargılama gideri niteliğinde ki avukatlık ücreti de dahildir. Azlin avukat tarafından öğrenilmiş olması ile avukatlık ücreti muaccel hale gelir, ayrıca davanın kesinleşmesine gerek yoktur. Yargılama gideri olarak hükmedilecek avukatlık ücretinin talebi için davanın sonuçlanması ve karşı tarafın alacağını tahsil etmiş olması gerekir. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmış olması hallerinde tahsilat yapılmış gibi kabul edilir. Temerrüt faizinin de işleyeceği yanılgısına düşülmemesi gerekir. Temerrüt faizi için iş sahibinin ayrıca ihtar edilmesi gerekmektedir. Haksız azil durumunda Doktrin görüşlerine bakıldığı zaman bir görüş haksız azli, tazmin yükümüne dayandırırken bir diğer görüş ise kanuni borç olduğunu savunmaktadır.[4] (Ünlütepe)

Avukatlık ücretinin sözleşmede kararlaştırmış olması halinde kararlaştırılan ücret avukata ödenmelidir. Ücretin belirlenmemiş olması durumunda 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 164/4 fıkrasında “Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Hükmü yer almaktadır. Kanunun lafzı incelendiğinde, değeri parayla ölçülebilen işlerde davanın kazanılan kısmının dikkate alındığı görülmektedir. Davaya konu olan şeyin ilamın kesinleştiği tarihteki değeri avukatlık ücretinin hesaplanmasında esas alınır. Haksız azil halinde tamamlanmamış işler için yasal vekalet ücretinin talep edilip edilemeyeceği tartışmalı konulardır. Yargıtay kararlarında tartışmalara son verecek hükümlere varılmıştır. Tamamlanmamış işler açısından avukatın yargılama gideri olarak mahkeme tarafından takdir edilen yasal vekalet ücretini talep edebileceği anlaşılmıştır. Haksız azil halinde avukat vermiş olduğu emeğin karşılığını alamamasına rağmen iş sahibinin vekilliğini yaptığı aşamaya kadar yapılan işlemlerin iş sahibi tarafından hüküm doğurmaya devam edeceğinden taraflar arasında avukatlık ücretine ilişkin sözleşmenin bulunması halinde sözleşmede belirlenen ücrete hak kazanır. Şayet taraflar arasında herhangi bir sözleşme yoksa ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılmış olan bölümü için emeğe göre ilamın kesinleştiği değerin %10-%20 arasında bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.[5] (Uzun) Alt sınırı avukatlık ücret tarifesindeki maktu tutardır para ile ölçülen hallerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.

Avukatın haksız azli halinde avukatlık ücreti harçlandırılmış dava değeri üzerinden hesaplanır. Uygulamada dosyanın bilirkişi tarafından incelenmesinden sonra dava değerinin belirlenmesi halinde avukata yüksek bir ücret ödenmemesi adına kötü niyetli müvekkiller tarafından avukatın azledildiği durumuna sıkça rastlanmaktadır. Mahkemeler ise harçlandırılmış olan tutarı esas aldığından avukatın mağdur edildiği görülmektedir. Türkiye Barolar Birliği’nin 2017 yılında yaptığı değişiklikte Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 5. Maddesinin 2. Bendinde “Gerek kısmi dava gerekse belirsiz alacak ve tespit davasında mahkemece dava değerinin belirlenmesinden sonra davacı davasını belirlenmiş değere göre takip etmese dahi, yasal avukatlık ücreti, belirlenmiş dava değerine göre hesaplanır.” düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle sorunun önüne geçilmeye çalışılmıştır.

2-Belirsiz Alacak Davasında Haksız Azil Hali

  1. Belirsiz Alacak Davası

Belirsiz alacak davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107.maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” ifadesi yer almaktadır. Belirsiz alacak davası ile kısmi alacak davası uygulamada birbiri ile karıştırılabilmektedir. Kısmi alacak davasında dava değeri belli olup iş sahibinin isteği doğrultusunda sadece bir kısmı için dava açılmaktadır. Zamanaşımı da yalnızca davaya konu edilen kısım için kesilmektedir. Belirsiz alacak davasında gerçek değerin tamamı için zamanaşımı kesilir. Davacının dava açarken belirsiz olan bir değer için yüksek bir miktar belirterek dava açması halinde açtığı davası reddedilirse yargılama giderine maruz kalacağından böyle bir riski almadan belirsiz alacak davasında düşük bir miktar üzerinden dava açılmaktadır.[6] (Pekcanıtez) Düşük bir miktar üzerinden açılıp dava sürecinde dava değerinin belirlenmesi üzerine ıslah yoluna gidilerek gerçek değer yazılmış olur.

  1. Belirsiz Alacak Davasında Haksız Azil

Avukatlık ücretinin hesaplanması azil tarihindeki dava değeri üzerinden yapılmaktadır. Dava değerinden kasıt, harcı yatırılmış değer anlaşılmalıdır. Ancak yargılama gideri anlamındaki avukatlık ücreti azil tarihindeki asgari ücret tarifesine göre hesaplanır. Haksız azil halinde taraflar arasında yazılı sözleşme bulunması durumunda sözleşmede belirtilmiş olan ücrete hak kazanılmaktadır. Aralarında sözleşmenin bulunmaması halinde dava değeri üzerinden hesaplama yapılmaktadır. Avukatın vekâlet ücretine ilişkin açtığı belirsiz alacak davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup davada geçici talep edilen miktarın esas alınarak hesap yapılması tazminatın amacı olan haksız azledilen avukatın müspet zararını karşılamaya yetmeyeceğinden amaç yerine getirilmiş olmaz. Bu nedenle kesin talep sonucunun esas alınması gerekir.[7] Mevzuatta buna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından iş sahibi azil hakkını kötüye kullanarak dava değeri ıslahla arttırılmadan önce avukatı azlederek sözleşme ilişkisini sonlandırmaktadır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/19639 E., 2017/11111 K.[8]Dava, taraflar arasındaki vekalet ilişkisine dayalı avukatlık ücret alacağına ilişkindir. Davacı avukatın haksız azledildiği mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda Avukatlık Kanunu’ nun 164/4 maddesi gereğince ücretin tamamına avukat hak kazanır. Ne var ki, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/183 Esas sayılı dosyasında 16.03.2011 tarihinde davalıya karşı açılan davada dava dilekçesinde dava değeri 100.000 TL olarak gösterilmiştir. Davacı avukat 16.07.2012 tarihinde azledildiğine göre Avukatlık Kanunu 164/4 maddesi gereğince müddeabih olarak gösterilen 100.000 TL’nin % 10 ile % 20 si arasında bir ücrete hak kazanır. Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek azilden sonra ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2020/6246 K. 2020/12776 T. 21.10.2020 [9] “Dosya içeriğine göre; dava dilekçesiyle talep edilen toplam miktarın 10 TL olduğu ve davanın ıslah edilmediği görülmektedir. Az yukarıda açıklandığı üzere karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin ikinci fıkrasına göre, hükmedilen vekalet ücreti kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğinden 10,00 TL yerine, Bölge Adliye Mahkemesi Dairesince davalı yararına 2.725,00 TL maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi hatalı ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/8. maddesi uyarınca hükmün aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.” Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2020/2199 K. 2020/3874 T. 02.07.2020[10] “Somut uyuşmazlıkta; davacı, davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 1000,00 TL üzerinden açmış olup, yargılama sırasında dava değerini artırmaya yönelik ıslah dilekçesi sunmadığı, bu haliyle dava değerinin 1000,00 TL olarak değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu; ancak, mahkemece, maktu vekalet ücreti olan 3.400TL’ ye hükmedildiği anlaşılmıştır.

 

Yukarıda belirtilen düzenleme çerçevesinde, mahkemece, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden dava değerinin 1000,00 TL olduğu gözetilerek, bu miktarı geçmeyecek tutarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarifede yazılı maktu vekalet ücreti tutarının tamamına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK’ nın 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.”

Yukarıdaki Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere belirsiz alacak davasında dava değeri ıslah edilmeden önce avukatın azledilmesi durumunda avukatın hakkı olan vekalet ücreti davanın açıldığı zamandaki dava değerine göre hesaplanır. Öğretide bu soruna dikkat çekilmekte ve böyle durumlarda avukatın, dava sonuçlanıncaya kadar bekleyerek kesin değere göre ücret talep etme hakkına sahip olması gerektiği savunulmaktadır. Henüz tam bir çözümü bulunmasada, bu tür durumlar uygulamada tartışma yaratmakta ve avukatlar hak kaybına uğramamak için sözleşmelerinde belirsiz alacak durumunu özel olarak düzenlemesi gerekmektedir. Örneğin avukatlık ücret sözleşmesinde “Her koşulda avukatlık ücreti —–tutarın altına düşürülemez” ifadesinin yer alması veya azil halinin ayrıca düzenlenmesi gerekmektedir.

                                                                                  Stj. Av. Zehra Berfin Ensari

 

Kaynakça

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/986 E. , 2023/2771 K. .

Kocabaş, G. (2009). Hukuk Araştırılmaları Dergisi. 280-287.

Pekcanıtez, P. D. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 510-520.

Uzun, T. B.  TBB Dergisi. 140-160.

Ünlütepe, Ş. K.-M. İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi. 179-190.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/19639 E., 2017/11111 K..

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/3064 E. , 2020/4477 K..

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/986 E. , 2023/2771 K. .

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2020/2199 K. 2020/3874 T. 02.07.2020.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2020/6246 K. 2020/12776 T. 21.10.2020 .