Genel Olarak
Bir suçtan veya kabahatten hakkında soruşturma/kovuşturma yapılan yahut mahkûmiyet kararı verilen kişinin kaydının adli sicile düşmesi de kişinin bilahare iş arama özgürlüğünün önünde engel oluşturan ve kaygı teşkil eden mühim bir konudur.
Adli sicil kaydı ve adli sicil arşiv kaydı olarak ikiye ayrılan bu kayıtlar, halk arasında sabıka kaydı olarak da bilinir. Bu iki kayıt arasındaki fark ise adli sicil kaydı infazı tamamlanmamış adli işlemleri ifade ederken, adli sicil arşiv kaydı ise infazı tamamlanıp, sonuçları ortadan kalkmış kayıtları ifade edecektir.
01.06.2005 tarihinde 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu yürürlüğe girerek, 3682 sayılıAdli Sicil Kanununu yürürlükten kaldırmıştır. Her ne kadar yeni kanun hükümleri yürürlüğe girmekle eski kanun hükümlerini mülga etmişse de, 1 Haziran 2005 tarihine kadar işlenen suçlarla ilgili bu Kanunlardan hangisi sanığın “lehine” ise o kanunhükmünün uygulama alanı bulacağıda anayasayla güvence altına alınmıştır.
Adli sicile kişinin hangi bilgilerinin kayıt altına alınacağıAdli Sicil Kanununda belirtildiği gibi, yine aynı kanununda hangi kararların adli sicil kaydına veyahut adli sicil arşiv kaydına işlenmeyeceği de hüküm altına alınmıştır.Bu hükümler ışığında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (verilen cezanın ertelenmesine veyahut denetim süresi sonunda düşmesine) ilişkin kararlar, adli sicil kaydında kendilerine özgü bir bölüme kaydedildiğini söyleyebilmek mümkündür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza muhakemesi neticesinde mahkeme tarafından suçu sabit görülen suçlunun, ceza infazının ve bu cezanın getirdiği hukuki sonuçların ertelenmesi (geriye bırakılması) anlamına gelecektir.Ceza Muhakemesi Yasası madde 231/5’te sanık hakkında HAGB kararı verilebilmesi için yargılama sonucunda verilen cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Yineaynı kanunun, 231. Maddesi fıkra 8’de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanığın beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulacağı da ifade edilmiştir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)kararları ile ilgili kayıtlar adli sicilde tutulmayıp kendine özgü başka bir sistemde toplanır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması bir mahkûmiyet kararı olmadığından, adli sicile de kaydedilmez ve sanık sabıkalı kabul edilmez. Sanık denetim süresi olan 5 yılda kasten yeni bir suç işlemediği veyahut da 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine karar verilip de bu tedbire uymuşsa davanın düşmesine karar verilir ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kayıt tutulduğu sistemden çıkarılır. Yargıtay’ın şu kararı da konumuzu aydınlatacak niteliktedir:
“…Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması hâlinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması hâlinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür. İkinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşaedilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır. Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilecek, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde ise CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hüküm açıklanacak, ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilecektir.
CMK’nın 231/5. maddesinde sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmadığı belirtilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sanığın belirli sürelerle denetime tabi tutulmasını öngörmesi, adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmesi, 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmesi, yine müsadere, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretinin sanığa yüklenmesi bakımından hukuki etkilerinin bulunması nedenleriyle bu karar esasında kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurmaktadır.” ( Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2018/56, K. 2020/438. Karar Tarihi 03.11.2020)
Nitekim Yargıtay Ceza Dairesi de bu konuya paralel şöyle bir hüküm de vermiştir.
“Sanığın alınan adli sicil kaydındaki HAGB kararının mahkûmiyet kararı niteliğinde olmaması ve CMK 231/8. maddesine 6545 sayılı Kanun’un 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 72. maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiş ise de; suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 6545 sayılı Yasanın 72. maddesinin yürürlük tarihinden önce kesinleşmesi nedeniyle engel oluşturmaması karşısında sanık hakkında hükmün gerekçe kısmında “yasal koşulları oluşmadığından(…)” biçimindeki yetersiz ve kanuni olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi…” (Yargıtay 3. Ceza Dairesi, E. 2020/15683, K. 2021/439, Karar Tarihi 06.01.2021)
Anayasa Mahkemesi itiraz yolu ile önüne gelen HAGB’ye itirazı içeren kuralı norm denetimi yolu ile incelemiş ve iptaline karar vermiştir. AYM’nin E.2021/121, K.2022/88 ve T.20/07/2022 kararı 23/9/2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Fakat kararın yürürlüğünü 9 ay ertelenmiştir.
SONUÇ
Yukarıda da değindiğimiz üzere, esasen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı bir mahkûmiyet kararı olmadığı gibi hakkında HAGB kararı verilen kişinin davaya konu suçu işlediğinin kesinliğinden de bahsedilemez. Yargılanan kişi henüz “sanık” sıfatını korumakta olduğundan pek tabii masumiyet karinesinin koruması altında olacaktır. Bu yüzdendir ki, HAGB kararı verilen bir suç adli sicile işlenmeyeceği, istisnalar hariç beş yıl sonra da kendine özgü olarak tutulduğu kayıttan silinip tüm sonuçları ile ortadan kalkacaktır.
Av. Evin Şeyma ÇAKAN
KAYNAKÇA
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
- 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
- 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ve Mülga 3682 sayılı Adli Sicil Kanun
- CENTEL/ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Basım, 19. Baskı
- Adli Sicil ve Arşiv Kayıtlarının 5352 Sayılı Yasaya Göre Silinmesi, Nejat Özkan, Ankara Barosu