Kurum içi düzeni korumayı amaçlayan disiplin hukuku, çok farklı ve geniş bir uygulama alanına sahiptir. Disiplin hukuku bazı yönleriyle ceza hukukuna benzerlik gösterirken, kendine has özellikleri bakımından farklılık göstermektedir. Disiplin soruşturması, usulü, savunma hakkı, disiplin cezasının yargı denetimine tabi olması konuları son derece önemlidir.
Disiplin soruşturması ile karşı karşıya kalan kişinin bazı haklara sahip olması, disiplin soruşturması sırasında bazı hususlara dikkat edilmesi, insan hakları açısından da son derece önemlidir.
Bu çalışmada genel olarak disiplin hukukuna ait temel bilgiler ele alınmıştır. Önümüzdeki sayıda, avukatlık disiplin hukukunu ele almayı düşünüyoruz.
1. DİSİPLİN HUKUKU NEDİR?
Disiplin kavramı, hukuksal olarak, istenilmeyen (veya yanlış olan) bir fiilin sonucu olarak uygulanan yaptırım anlamına gelir. Disiplin hukuku, bir kuruma dâhil olan kişilerin o kurumun kurallarına ve iç düzenine, kurumun çıkarları gereği uymasını ve bu kurallara uygun düşmeyen davranışların cezalandırılmasını öngören kuralları ifade etmekte olup; en yaygın olarak devlet memurlarına ilişkin olmakla birlikte, yarı kamusal nitelikli kuruluşlar ve özel nitelikli teşekküllere kadar çok geniş uygulama alanına sahiptir. Bu çerçevede, kamu görevlilerinin meslek ve alanlarına göre değişen disiplin kuralları olduğu gibi, öğrenciler, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler, dernekler, spor müsabakaları ve özel şirketler için çok çeşitlilik arz edecek şekilde disiplin kuralları söz konusu olabilmektedir. Bundan dolayı ülkemizde, disiplin uygulamaları birden çok (adli, idari vs.) yargı düzenini ilgilendirmektedir. Örnek olarak, kamu görevlileri ile ilgili disiplin işlemlerinin yargısal denetimi idari yargıda görülürken, derneklerle üyeleri arasındaki disiplin işlemlerinin yargısal denetimi genel (adli) yargıya tabidir. Disiplin cezaları, hem idare hukuku hem de ceza hukuku tarafından incelene gelmektedir.
Kamu otoritesi açısından disiplin yaptırımlarının amaçları birden fazladır. Danıştay bir kararında bunu “Disiplin yaptırımlarının amacı kamu hizmetlerinde sürekli, düzenli ve güvenli yürütülmesini gerçekleştirmek olduğu kadar devletin saygınlığını korumaktır” şeklinde ifade etmiştir. Anayasa Mahkemesi, askeri disiplin cezasına ilişkin kararında, disiplini “…kanunlara, nizamlara ve âmirlere mutlak bir itaat ve astın ve üstün hukukuna riayet …” olarak değerlendirmiştir.
Disiplin hukuku, Türk hukuk sisteminde gerek maddi hukuk, gerekse usul hukuku olarak derli toplu bir düzenlemeye tabi tutulmamıştır. Bu sebeple disiplin hukuku denince, tüm kurum ve kuruluşların, elemanlarının çalışma düzenine aykırı davranışları halinde verilecek cezalar ile buna karşı başvuru yollarını gösteren yasal düzenlemeler akla gelmektedir. Bu anlamda genel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (DMK) 125. ve devamı maddelerinde bu yasaya tabi memurlarla ilgili suç ve cezalar düzenlemiştir. Bunun dışında, hemen hemen her idari birimin kendi disiplin hukukuna ilişkin kanun, tüzük ve / veya yönetmelik hükümleri vardır.
Disiplin cezaları çok çeşitlilik arz etmekle birlikte, niteliklerine göre, genel olarak üç başlık altında sınıflandırmak mümkündür: 1. Manevi Nitelikteki Disiplin Cezaları (uyarma ve kınama). 2. Mali Nitelikteki Disiplin Cezaları (para cezası, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması). 3. Tasfiye Edici Nitelikteki Disiplin Cezaları (meslek veya memuriyetini sona erdirici nitelikte).
2. DİSİPLİN HUKUKUNA HÂKİM OLAN İLKELER
A. Oranlılık ilkesi:
Disiplin hukuku alanında, disiplin yaptırımı ile disiplin yaptırımı gerektiren fiil arasında adil bir “oran”ın olması, oranlılığın korunması gerekir.
“Ölçülülük” ilkesi olarak da ifade edilen oranlılık ilkesi, AİHM tarafından ifade edilen “demokratik toplum” ilkesinin karşılığıdır. AİHM, yaptırımın demokratik toplumun gereklerine uygun olup olmadığına, somut olaya göre karar vermektedir.
Oranlılık ilkesi, Danıştay tarafından da dikkate alınmaktadır. Danıştay bir kararında, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 9/h maddesinde “ticaret yapmak” fiilinin cezası olarak kademe ilerlemesinin durdurulması olarak düzenlendiği halde, aynı yönetmeliğin 11. maddesinde ücretli-ücretsiz özel bir iş görmek, ek görev görmek veya serbest bir meslek icra etmek meslekten çıkarma cezası gerektiren fiil olarak öngörülmüş, somut olayda eşi adına işyeri açan öğretim üyesi hakkında verilen meslekten çıkarma cezasını açık hata sayarak ve oranlılığa değinerek, kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren ticaret yapma suçundan mahkûm edilmesi gerektiğini belirterek disiplin cezasını iptal etmiştir.
Danıştay bir başka kararında, orantılılık ilkesini “eylemin ağırlığına göre cezalandırma” olarak tanımlamış, “…cezanın suç ile orantılı olması gerek(tiğini)” belirtmiştir.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’ndaki “ Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir.” (m.69/son) şeklinde idareye çok geniş takdir yetkisi verilmesi, yargısal bir denetim imkânının da olmaması nedeniyle oranlılık ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
B. Savunma Hakkı
Savunma hakkı demokratik düzenin temel kurallarından birisidir. Bu hak sadece yargı mercileri önünde değil, disiplin soruşturmalarında da vazgeçilmez bir haktır. Anayasa’nın 36. Maddesindeki “hak arama hürriyeti” içerisinde yer alan savunma hakkı ayrıca Anayasanın 129/2 maddesinde de güvence altına alınmıştır. DMK madde 130’da da aynı konuda düzenleme yapılmıştır.
Savunma hakkı, disiplin cezasının verilmesi anına kadar bütün aşamalarda ilgilinin bilgilenme hakkı, talebi reddetme hakkı, kararın değiştirilmesi için hukuksal başvuru imkânının olması gibi hakları kapsamaktadır. Savunma hakkına saygı hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir . Disiplin soruşturmasında, işleme konu tüm belgelerin incelenebilmesi adil yargılanma hakkının bir parçasıdır. Nitekim Danıştay, “… davacılara dava konusu işlemin dayanağı olan her türlü bilgi ve belgeyi, bu bağlamda disiplin soruşturma raporlarını istemleri halinde inceleyebilme olanağının tanınmasının hukuk devletinin, adil yargılanma hakkının ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinin gereği olduğu, davacının istemesine karşın soruşturma raporu incelettirilmeden karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı…” sonucuna varmıştır.
Savunma hakkı, iddiaya ilişkin her noktayı kapsamaktadır. İsnat edilen disiplin suçunun ilgiliye açıkça ve yazılı bir biçimde bildirilmesi şarttır. İlgili kişi, ne için ve hangi konuda savunma yapacağını ancak bu bildirimden sonra öğrenebilecektir.
Bildirimde isnat edilen disiplin suçunun yeri, zamanı ve oluş şeklinin özetlenerek yazılması gerekmektedir. Devlet Memurları Kanunu’na (madde 130/2) göre savunmanın usulüne uygun olabilmesi için bildirimin yapıldığı tarihten itibaren en az 7 gün savunma süresi verilmelidir. Hakkında soruşturma yapılan kişinin belirlenen süre içerisinde savunma yapamaması halinde – haklı bir nedeni varsa- savunma hakkını kullanmak amacı ile ek süre tanınmalıdır.
Hakkında disiplin soruşturması yapılan kişiye yapılan bildirimlerin Kanun ve Tüzükteki tebligat usulüne göre yapılması gereklidir.
Disiplin soruşturması sırasında ve disiplin yaptırımının uygulanması sırasında memura hukuki güvenceler sağlanmalıdır. Bu çerçevede bir avukatın hukuki yardımından faydalanabilir.
C. Gizlilik İlkesi
Disiplin soruşturması sürecinde asıl olan gizliliktir. Soruşturmanın gizliliği kuralı hem idari sırları korumak, hem de delillerin karartılmasının önüne geçmek bakımından önemlidir. Gizlilik kuralı, soruşturmanın muhatabı olan memur açısından mutlak değildir.
D. Çift Disiplin Yaptırımı Uygulama Yasağı
Aynı disiplin fiilinden dolayı iki kere disiplin soruşturması açılamaz. Hakkında disiplin yaptırımı uygulanan kişiye aynı fiilinden dolayı, ceza yargılaması sonucunda verilen karardan dolayı yeni bir disiplin soruşturması açılarak yaptırım uygulanamaz.
Disiplin yaptırımı gerektiren bir fiilden dolayı farklı kurumlarca disiplin soruşturması da söz konusu olabilir. Örneğin Hukuk Fakültesinde çalışan bir öğretim üyesi aynı zamanda baroya kayıtlı bir avukat ise işlediği tek fiil ile her iki kurumun düzenini de ihlal etmiş olursa her biri kendi açısından bir soruşturma yapabilmelidir .
Bir disiplin fiilinin birden fazla yaptırımın konusunu oluşturması halinde daha hafif olan disiplin yaptırımı uygulanmalıdır .
4. DİSİPLİN CEZASINA ETKİ EDEN NEDENLER
A. Ağırlaştıran nedenler (Tekerrür)
Tekerrür, sonraki suçun işlenmesi, kişinin uslanmadığını, disiplin suçu işlemekteki alışkanlığını ve direnişini göstermesi bakımından verilecek cezada belli oranda arttırmayı öngören tekerrür kuralı, cezayı arttıran kişisel bir nedendir.
Devlet memurları bakımından disiplin suçlarında tekerrür şu koşullara bağlı tutulmuştur:
a) Memurun önceden disiplin cezası almış olması,
b) Memurun aynı mahiyetteki bir suçu, disiplin cezalarının sicilden silinmesini gerektiren süre içinde işlemiş olması, gereklidir.
Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiilin, cezanın sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrür etmesi halinde, bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir. (657 sayılı DMK m.125)
B. Hafifletici Neden (İyi Hallilik)
DMK m.125/4’e göre geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olan cezanın uygulanabileceği belirtilmiştir. Bu konuda disiplin cezası vermeye yetkili amire takdir hakkı tanınmıştır. Buna göre disiplin suçunu işlediği tarihe kadar çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memur, önceki olumlu davranışları ve sicilinin iyi olması nedeniyle bir derece hafif ceza ile cezalandırılabilecektir.
Sicil durumu dikkate alınarak bir alt (daha hafif) ceza uygulanması konusunda idarenin takdir yetkisi sınırsız değildir. Takdirin gereği gibi kullanılıp kullanılmadığı yargısal denetime tabidir.
5. KARAR BULUNMASI GEREKEN HUSUSLAR
Disiplin soruşturması ile ilgili olarak hazırlanan rapor ve bu rapora dayanılarak alınan kararda aşağıdaki hususlar yer almalıdır ;
– Soruşturma yapılan kişinin kimliği, görevi, adresi,
– İsnat edilen fiilin işlendiği tarih, olayın öğrenilme tarihi, soruşturmaya başlama tarihi,
– Olay özeti ve toplanan deliller,
– Delillerin tartışılması,
– Soruşturulan kişinin savunması, savunma hakkının kullanılıp kullanılmadığı,
– İsnat edilen fiile uygulanacak yaptırım,
– Varsa ağırlatıcı ve hafifletici nedenler,
– Sanığın sicil dosyası özeti,
– Varılan sonuç
6. DİSİPLİN CEZALARINDA İDARİ VE YARGISAL DENETİM, ZAMANAŞIMI VE CEZALARIN SİLİNMESİ VE AFFI
A. Disiplin Cezalarına İdari ve Yargısal Denetim
a. Disiplin Cezalarına Karşı İtiraz:
Devlet memurları, disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına itiraz edebilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir. Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşerek uygulanır. İtiraz halinde, itirazı inceleyen makam, kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi daha hafif bir ceza verebilir ya da cezayı tamamen kaldırabilir. İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamaz. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin, kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorundadırlar. İtirazı inceleyen makamın disiplin cezasını kaldırması halinde, sicilden silinir. (DMK m.135, 136)
Avukat hakkında verilen, disiplin kurulu kararına karşı, Cumhuriyet Savcısı ve ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kuruluna itiraz edebilir. (Av.K. m.157)
b. Yargısal Denetim:
Verilen cezanın idari yargı denetimine tabi olması için, yasama kısıntısı olmamalıdır. Örneğin, 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı kanun ile yapılan (12 Eylül 2011 tarihli) referandumdan öncesine kadar Anayasa’nın 125. maddesinde göre, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararları ile Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına karşı yargı yolu tamamen kapalı tutulmaktaydı. Değişiklik ile birlikte sadece meslekten çıkarma / ilişik kesme kararları bakımından yargısal denetim yolu açılmıştır.
Devlet memurları hakkında verilen, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir. Verilen disiplin cezasına karşı bir idari makama itiraz zorunluluğu öngörülmüşse, bu başvuru yapılamadan iptal davası açılmamalıdır. Aksi halde mahkeme, idari merci tecavüzü olarak değerlendirip, dava dilekçesinin görevli idari makama tevdiine karar verecektir. (İYUK m.15/1)
Avukatlar açısından, baro disiplin kurulunca verilen ve tebliğinden itibaren biçimsel anlamda kesinlik kazanacağı için, uyarma, kınama cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren süresi içinde idari yargı yoluna başvurulabilir. Baro disiplin kurulunca verilen, para cezasına karşı TBB Disiplin Kuruluna itiraz edildikten ve kararın kesinleşmesinden sonra, idari yargı yoluna başvurulabilir. Aksi halde, idari merci tecavüzü sayılarak, dava dilekçesi ilgili merciye tevdi edilecektir. Danıştay uygulaması da bu yöndedir.
İtiraz üzerine TBB tarafından verilen ve bakanlıkça iki ay içinde itiraz edilmeyip ya da onaylanarak kesinleşen kararlar ile bakanlıkça TBB’ye geri gönderilen ve üçte iki çoğunlukla aynen onaylanan kararlara karşı süresi içinde idari yargıya başvurulabilecektir.
B. Disiplin Suçlarında Zamanaşımı
Disiplin hukukunda iki çeşit zamanaşımı vardır: Soruşturma açma zamanaşımı ve yaptırım kararı verme (cezalandırma) zamanaşımı.
Devlet memurları için soruşturma zamanaşımı, fiilin öğrenilmesinden itibaren, “uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezaları” bir aylık süre içinde; “memurluktan çıkarma cezasında” altı ay içinde disiplin soruşturmasına başlanılmaması durumunda disiplin cezası verme yetkisi sona erer. Her halde, disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar (DMK m.127). Cezayı veren idare, süresi içinde disiplin cezası kararı vermiş olmakla birlikte, idari yargı tarafından aynı konuda yeniden işlem tesisi gerektirecek şekilde (örneğin şekle aykırılık nedeniyle), işlemin iptaline karar verilmesi durumunda, süreç içinde zamanaşımı süresi de dolmuşsa, idare yeniden disiplin yaptırımı uygulayamaz.
Avukatlar için, ihbar, şikâyet veya istek tarihinden başlanarak bir yıllık soruşturma zamanaşımına tabidir. Disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise kovuşturma yapılamaz. Ancak Baro yönetim kurulunca yapılan işlemler varsa bu süre işlemez.
Cezalandırma zamanaşımı bakımından; avukatın disiplin cezasını gerektiren eyleminin, işlenmesinden itibaren dört buçuk yıl geçmesi halinde ise disiplin cezası verilemez. Ancak, disiplin cezasını gerektiren eylem aynı zamanda bir suç teşkil etmesi ve bu suç için kanunda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi halinde, bu durumda avukatlık kanunundaki süre değil, suç olarak düzenlenen kanundaki zamanaşımı süresine tabi olur.
Cezalandırma zamanaşımı devlet memurları için, DMK m.128’e göre, disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren on beş gün içinde vermek zorundadırlar. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde ise soruşturma dosyası, karar vermek için yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirmek zorundadır. Memurluktan çıkarma cezası söz konusu olduğu hallerde, disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna gönderilmesinden itibaren en fazla altı ay içinde karara bağlanmak zorundadır.
C. Disiplin Cezalarının Silinmesi
Kesinleşip uygulanan disiplin cezaları, belirli sürelerin geçmesinden sonra, ilgilisinin talebi ve yetkili disiplin kurulu veya amirine başvurarak, disiplin cezasının silinmesini talep edebilir. İşin doğası gereği, disiplin cezası olarak, devlet memurluğundan çıkarma, meslekten çıkarma, işten çıkarma gibi cezalar verilmiş olması halinde, bunun silinmesi söz konusu olmaz.
Avukatlar için, “meslekten çıkarma ve işten çıkarma cezalarından başka bir disiplin cezası verildiğinde, uyarma, kınama ve para cezalarının uygulanmasından itibaren beş yıl geçtikten sonra disiplin kuruluna başvurarak, bu disiplin cezalarının sicillerinden silinmesini talep edebilir. İlgili avukata, beş yıllık süre içerisinde disiplin cezası almamış olması halinde, disiplin cezasının silinmesine karar verilecektir. Bu durumda sicil dosyasındaki disiplin bölümü çıkartılarak yenisi düzenlenecektir. (Av. K. m.160)
Devlet memuruna verilen disiplin cezası, siciline yazılır. Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başkaca bir disiplin cezası alan devlet memuru, uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından beş yıl, diğer cezaların uygulanmasından on yıl sonra, atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezalarının sicil dosyasından silinmesini talep edebilir. Memurun, belirtilen süreler içerisindeki davranışları, bu isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, isteğinin yerine getirilmesine karar verilerek bu karar sicil dosyasına işlenir. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının sicilden silinmesinde disiplin kurulunun mütalaası alındıktan sonra uygulanır. (DMK m.133)
D. Disiplin Suçlarının Affı:
Disiplin cezalarının affına dair kanunlar çıkarılabilmektedir. Türkiye’de en son 1999 yılında, 4455 sayılı yasa ile “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Disiplin cezalarının affı hakkındaki kanunlar, bazı cezaları (örneğin devlet memurluğundan çıkarma cezası) af kapsamı dışında bırakabileceği gibi, özel olarak sayılan bazı eylemler sonucu alınan disiplin cezaları da kapsam dışında bırakılabilmektedir.
Av. Abdulhalim YILMAZ
İstanbul Barosu
(Aksiyoner Hukukçular Derneği Bülteni 2.sayı Sayfa 28)